Çavuşoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Hindistan Parlamentosu'nun, geçtiğimiz yıl Müslüman çoğunluklu tek eyalet olan Cammu-Keşmir'in Anayasanın 370. maddesinde düzenlenen özel statüsünü kaldırdığını anımsattı.
Keşmir Vadisi'nde nüfusun yüzde 95'ini, Cammu bölgesinde ise yüzde 30'unu Müslümanların oluşturduğunu belirten Çavuşoğlu, bu bölgelerde mülk edinme kısıtlamasının kaldırılmasının, demografik yapının değiştirilmesine kapı araladığını ifade etti.
Eyalet statüsünün sonlandırılmasının bölgenin siyasi açıdan temsilini ortadan kaldırdığını, kuruluşundan itibaren sahip olduğu anayasal özerkliğine son vermeyi amaçladığını vurgulayan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Birleşmiş Milletler, 1950'lerden bu yana bölgenin statüsünün referandumla belirlenmesinden yana kararlar aldı. Kuruluşundan itibaren sahip olduğu özel durumu yok sayan, Pakistan'la Hindistan arasında üç defa savaşa sebep olan Cammu-Keşmir'e bu yeni statünün dayatılması için Hindistan ordusu bölgeye yüz binlerce asker yığdı, bölgesel siyasi liderleri gözaltına aldı, seyahat ve haberleşme hürriyetlerini kısıtladı. Hint ordusu barışçıl protesto gösterilerine karşı aşırı şiddet uyguladı ve özellikle 'saçmalı' silah kullanımı çok sayıda insanın kör olmasına yol açtı. Hint güçlerinin keyfi olarak insanları öldürmeleri, sistematik tecavüzler, zorla kaybetmeler, insanların ailelerinden bile haber almalarını zorlaştıran uzun süreli sokağa çıkma yasakları, çalışma, sağlık ve eğitim hayatında büyük aksamaları meydana getirdi."
Hint güçlerinin hak ihlallerinin cezasızlık politikasıyla ödüllendirildiğini belirten Çavuşoğlu, Hindistan hükümetinin yaşam hakkını, haberleşme, seyahat, ifade, din ve vicdan hürriyeti, örgütlenme, barışçı gösteri ve demokratik siyasi temsil haklarını ihlal etmeyi sürdürdüğünü ifade etti.
Hakan Çavuşoğlu, Cammu-Keşmir'in anayasal statüsünün değiştirilmesinin, buna eşlik eden sistematik ve kitlesel hak ihlallerinin bölge barışına büyük tehdit oluştururken insan haklarının görünümünü de kabul edilemez boyutlara taşıdığının altını çizerek, "Süregelen hak ihlallerinin Keşmir meselesinin barışçı çözümüne katkı yapmadığını, bölgede yaşayan insanların haklarını ve ilgili BM kararlarını yok saydığını, sistematik hak ihlallerini kalıcılaştırdığını hatırlatıyor ve bu uygulamalara son verilmesi için tüm hak savunucularının çabalarına yoğunluk kazandırmaları çağrısında bulunuyoruz." dedi.