Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün, şiir tutkunlarını değerli şairler ve eserleriyle
buluşturduğu, şairlerin yazın yaşamına yolculuğa çıkardığı “Şairin Şiir Evreni” etkinliğinde
yılın ilk buluşması geniş katılımla gerçekleşti. Nâzım Hikmet Kültürevi Balaban Salon’da
gerçekleşen buluşmaya, şair Arife Kalender konuk oldu. Nilay Özer’in soru ve yorumlarıyla
yön verdiği söyleşide Arife Kalender, yazın hayatı, şiire bakışı ve eserleri üzerine samimi
açıklamalar yaptı. Şiir yazmaya başladığı ilk dönemden, son kitabına kadar geçen sürede
anıları ve tanıklıklarını da paylaşan Arife Kalender, şiirinin ana kaynaklarının çocukken
dinlediği babaannesinin masalları, türküler, Hz. Ali ve küçük yaşlardaki yaşanmışlıklar
olduğunu söyledi. Kalender, “Doğduğum yöre, türküleriyle ünlü bir yer. Özgün söylemli
türkülerin içinde doğdum. Babaannem de, köyümüzün masalcısıydı. Köyün çocuklarını
toplar, her akşam farklı bir masal anlatırdı. Masallarının kahramanları, kadınlardı. Çocukken,
dinlediğim türküleri söylerdim. O türküleri şiirlerimde, bir dize ya da söyleyişi farklılaştırarak
kullanmışımdır. Köyümüzün çevresinde tepeler vardı. O tepelerin üzerinde yer alan ağaçların
altında toplanılır, adaklar adanır, sohbetler edilirdi. Türküler, masallar, ibadet ritüelleri ve Hz.
Ali, şiirlerimin ana kaynakları, motifleri oldu. Şiir, bir yanıyla da acıtan bir olgudur. Size bir
şeyler dayatır. Gece uykularımdan kalkıp, şiir yazıp, sabah okula gittiğimi anımsıyorum.
Çocukken okuduğum birçok kitaptan sonra benim yönümün, ekonomik sistemlerin ne
olduğunu, insanca yaşamanın ne olması gerektiğini kavramaya başlamıştım. Yönüm de
oluşmuştu” dedi.
“Şiir yazmak, doğum yapmaktan daha zor” yorumunda bulunan Arife Kalender, konuşmasına
şöyle devam etti: “Doğum, doğal bir olay. Şiirde ise siz yaratıyorsunuz, doğuruyorsunuz.
Matematiği, fiziği, kimyası, Türkçesi, tarihi, dizeleri var. Bu dünyada bilge adına ne varsa,
gelen şiir duygusu karşısında o sözcükleri gemleyip, bir dizeye, bölüme ve şiire
yerleştiriyorsunuz. Marangoz da, terzi de sizsiniz. Zanaatlarla sanat arasında böyle bir ortaklık
var. Her biri ölçüye, estetiğe dayanır. Bunları yapmadığınızda, yazdıklarınız konuşma
dilinden öteye gitmez.”
Soru sormayı sevdiğini, soruların, şiirlerini de yönlendirdiğini dile getiren Arife Kalender,
şiirlerinde kadın sorunsalını çokça ele aldığını belirtti. Özgür olmayan bir ortamda doğan
şiirin, eksik şiir olduğunu ifade eden Arife Kalender, “Kendinizi ya da başka kadınları ne
kadar anlatmaya çalışsanız da, özgür olmadığınız yerde doğan şiir, eksik şiirdir. Kendimi
özgürleştirmemiş olsaydım, çığlık atan, rest çeken kadınlar olmazdı. Baskının olduğu yerde
gerçek bir sanat ürününün ortaya çıkması ya çok enderdir ya da yoktur” dedi.
Şairi, yaşadığı dönemlerin de belirlediğini dile getiren Arife Kalender, 70’li yıllarda sosyalist
şiirler yazılırken, 80’li yıllarda insansız, doğasız, çiçeksiz şiirlerin yazıldığına dikkat çekti.
Kalender, “Toplum neyi yaşıyorsa, sanata yansıyan da odur. Bir çelişkinin, acının ilk
sanatçılar farkına varır. İlk diken ona batar. Eğer biz de susar, sözcüğü büker, söyleyeceğimizi
özgürce ifade edemezsek, o ülkede düşünsel ve sanatsal yapının bir önemi olacağını
sanmıyorum” diye konuştu.
Söyleşide, kitaplarından şiirler de okuyan Arife Kalender, etkinliğin son bölümünde
katılımcıların merak ettiği soruları da içtenlikle yanıtladı. Şairin Şiir Evreni etkinliğinin
sonunda Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Baba Pala, Arife Kalender ve Nilay
Özer’e anmalık vererek teşekkür etti.
ŞAİR ARİFE KALENDER'İN YAZIN YAŞAMINA YOLCULUK
ŞAİR ARİFE KALENDER'İN YAZIN YAŞAMINA YOLCULUK
EditorNilüfer Belediyesi’nin düzenlediği Şairin Şiir Evreni buluşmasına şair Arife Kalender konuk oldu. Nilay Özer’in sorularıyla yön verdiği söyleşide Kalender, kitapları, şiirleri, yazın hayatı üzerine katılımcılarla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Yorumlar