CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, son 5 yılda tarım destekleme bütçesinden
hayvancılığa ayrılan payın yüzde 35’ten yüzde 21’e düştüğünü belirtirken,
“enflasyonu artırdığı” gerekçesiyle çiğ süt fiyatlarının baskılanmasının
sektördeki krizi derinleştirdiğini söyledi. Türkiye’de enflasyonla mücadele
kapsamında çiğ süt fiyatlarının baskılanması üreticiyi zor durumda bırakırken
yem fiyatlarındaki artışın sürdüğünü belirten Sarıbal, “Bu dengesizlik, birçok süt
üreticisini hayvancılıktan vazgeçmeye veya damızlık hayvanlarını kesime
göndermeye zorluyor. Özellikle küçük aile işletmeleri için bu durum daha da
yıkıcı. Çünkü büyük işletmeler bir şekilde maliyetlerini yönetebilirken küçük
üreticiler hızla sektörden çekiliyor. Bu süreç uzun vadede süt arzında düşüşe,
dolayısıyla süt ve süt ürünleri fiyatlarında keskin artışlara yol açıyor. Üreticinin
sürdürülebilir gelir elde edebilmesi için süt/yem paritesinin en az 1,5
seviyesinde olması gerekiyor. Nitekim 2020 yılında çiğ süt üretimi 23,5 milyon
tona ulaşmışken 2023 yılında yüzde 8,5 oranında azalarak 21,5 milyon tona
düştü. 2025 yılı için çiğ süt litre fiyatı 17,15 TL olarak tavsiye edilmesine
rağmen, üreticilerin hesaplamalarına göre gerçek maliyet 20 TL’ye kadar çıkmış
durumda. Üreticiler, sürdürülebilir ve karlı bir üretim için fiyatın en az 25 TL
olması gerekiyor. Mevcut fiyatlarla her litre süt başına yaklaşık 8 TL zarar
ediyor. Bu ekonomik baskılar nedeniyle pek çok üretici, hayvanlarını kesime
göndermek zorunda kalıyor” dedi.
Türkiye'de süt sığırı işletmelerinin büyük bir kısmının küçük ölçekli olduğuna
da değinen Sarıbal TÜİK verilerine göre yaklaşık 1,1 milyon süt sığırı
işletmesinin yüzde 67'sinin 10 başın altında hayvana sahip olduğunu söyledi.
2023 yılı verilerine göre, Türkiye'de inek başına yıllık süt verimi 3 bin 170
kilogramken, AB'de 7 bin 300 kilogram olduğunu belirten Sarıbal, “Türkiye'de
süt hayvancılığı yapan üreticilerin en büyük maliyet kalemi yemdir ve yem
hammaddelerinde dışa bağımlılık önemli bir sorun. Mısır ve soya, gibi temel
yem hammaddelerinin büyük bir kısmı ithal edilirken döviz kurlarındaki
dalgalanmalar doğrudan yem fiyatlarına yansıyor. Bu durum, süt üretim
maliyetlerini artırarak hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkiliyor. Üretici
yüksek maliyetler nedeniyle zarar ederken, tüketiciye de daha yüksek süt ve süt
ürünü fiyatları olarak yansıyor. Çözüm, yerli yem üretiminin artırılması,
alternatif yem kaynaklarına yönelinmesi ve yem bitkileri üretiminin
desteklenmesi gibi politikaların uygulanmasında. Mera alanlarının korunması ve
ıslahı, hayvancılık sektörünün sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor.
Ancak yıllardır süren tespit çalışmalarının tamamlanamaması ve ıslah
çalışmalarının yetersiz kalması, üreticilerin uygun fiyatlı kaba yeme erişimini
zorlaştırıyor. Mera alanlarının amaç dışı kullanımı ve tahribatı, hayvan varlığını
olumsuz etkilerken, yem maliyetlerini artırıyor” ifadelerini kullandı.
Süt hayvancılığının sürdürülebilirliğini sağlamak için çiğ süt fiyatlarının
baskılanmasından vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Sarıbal, çiğ süt
fiyatlarının sanayiciler tarafından değil, üretici örgütlerinin ağırlıkta olduğu bir
kurul tarafından belirlenmesi gerektiğini söyledi. Sarıbal, aynı zamanda yem
fiyatlarının sübvanse edilmesi, üretim maliyetlerini azaltacak desteklerin
artırılması, ayrıca Et ve Süt Kurumu’nun, piyasada dengeleyici bir rol üstlenerek
üreticinin gelirini güvence altına alacak müdahale politikaları geliştirmesinin
önemini vurguladı.