17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü
17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü
EditorDünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nü, yalnızca çevre sorunlarıyla değil, aynı zamanda hayvancılık, gıda güvenliği, evcil hayvanların refahı ve yaban hayatının devamlılığına dair de uyarılar içeren bir gün olarak değerlendirmek gerekir. Veteriner hekimler olarak çölleşmenin yalnızca toprakla değil, hayvan sağlığı ve tüm canlıların yaşam hakkıyla da doğrudan ilişkili olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’nin (UNCCD) raporuna göre dünya topraklarının yaklaşık yüzde 77,6’sı 2020’ye kadar geçen otuz yılda önceki otuz yıllık döneme göre kıyasla daha kurak koşullarla karşılaştı ve aynı dönemde kurak alanlar yaklaşık 4,3 milyon kilometre kare genişledi, bu da Antarktika hariç dünya üzerinde geri kalan alan alanların yüzde 40’ına denk gelmektedir. Türkiye de coğrafi konumu ve iklim özellikleri nedeniyle çölleşme ve kuraklık açısından yüksek risk altında. TEMA Vakfı’nın verilerine göre, ülkemizin %73,4’ü çölleşme tehlikesiyle karşı karşıya. Tarım alanlarının %39’unda ve mera alanlarının %54’ünde erozyon görülüyor. 1990-2022 yılları arasında tarım arazileri yaklaşık 4 milyon hektar azaldı; bu da yaklaşık 7,5 İstanbul büyüklüğünde bir alanın kaybı demek. Kuraklık ve çölleşme, yaban hayvanlarının doğal yaşam alanlarını yok ederek biyoçeşitliliği tehdit eder. Su kaynaklarının kuruması, göç yollarının bozulması ve iklim stresine bağlı hastalıklar, yaban hayatı için hayati tehlikeler oluşturur. Artan sıcaklıklar, su kaynaklarının azalması ve orman yangınları gibi iklim krizine bağlı etkiler; evcil hayvanların da sağlığını ve yaşam koşullarını olumsuz etkiler. Özellikle sokakta yaşayan sahipsiz hayvanlar, su ve gıdaya erişimde büyük zorluk yaşar; sıcak çarpması, deri hastalıkları ve enfeksiyonlar gibi sorunlarla karşı karşıya kalır. Barınaklar ve yerel yönetim altyapıları, iklim krizine karşı dayanıklı hale getirilmelidir. Kuraklık dönemlerinde enfeksiyon hastalıklarının artması, dış parazit yoğunluğunun yükselmesi ve bulaşıcı hastalıkların kontrolünün zorlaşması gibi birçok risk ortaya çıkar. Hayvansal üretimin azalması; et, süt, yumurta gibi temel protein kaynaklarının fiyatlarının artmasına ve erişimin zorlaşmasına neden olur. Bu durum, özellikle kırılgan topluluklarda beslenme yetersizliklerini ve zoonotik hastalık risklerini beraberinde getirir. Dolayısıyla çölleşme, Veteriner Hekimliği Halk Sağlığı açısından da ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Veteriner hekimler olarak, doğanın dengesini koruyan bütüncül yaklaşımların savunucusuyuz. Meraların ıslahı, hayvansal üretimde sürdürülebilir yöntemlerin teşviki, su kaynaklarının korunmasının için disiplinlerarası çalışmaları savunuyoruz. İklim değişikliğine ve çölleşmeye karşı verilen mücadelenin bir parçası olarak veteriner hekimlerin görüşlerine, sahadaki deneyimlerine ve bilimsel katkılarına daha fazla yer verilmelidir. Sağlıklı bir çevre, sağlıklı hayvanlar ve sağlıklı insanlar ancak birlikte mümkündür. UNUTMAYALIM! Kuraklık yalnızca bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir hayvan sağlığı, biyoçeşitlilik ve gıda güvenliği krizidir. Bu krizi ancak disiplinler arası dayanışmayla aşabiliriz.