Çok sevdiğim bir söz vardır. “Seni vuracaklar ve sen daha da büyüyeceksin.” Devlet iradesine hakimsen, kurdun puslu havadaki stratejisiyle yürüyorsan, seni anlamakta zorluk çekecektir toplumlar. Bir sonraki hamleni kestiremeyip kurduğun oyunun içine düşecek. Türkiye'de gündemi Azerbaycan hariç diğer tüm Türk birliği teşkilatı üyesi olan soydaşlarımızın ABD'nin sunduğu 4 Nisan’daki toplantıyla Güney Kıbrıs'ı adann tek meşru hükümeti olarak kabulü oy birliğiyle kararlaştırılmasının yankıları süslemektedir. Tabi ki sadece Türk ülkeleri değil, birleşmiş milletler daimi üyelerinin oyu ile bu karar alınmıştır. Var olan olay 1992 yılından bu yana süre gelen bir süreçtir. Gelin olaydan bağımsız ve bir o kadar da paralel giden stratejik ilişkilerden bahsedelim. Sonra yaşananları bununla bağdaştıralım. Öncelikle Türk Birliği Teşkilatı bünyesindeki ülkeler coğrafi olarak Avrupa’nın geleceği için hayati öneme sahiptir. 12 milyarlık ulaşım yardımı da bunun bir tezahürüdür. Çin ürettiklerini satmak için, Avrupa’da üretileni elde etme gibi bir hayati arz talebine ihtiyacı vardır. Buda bu geçiş ülkelerinin küresel yapı tarafından sürekli operasyon yiyip, yön verilmesine maruz kalmasına neden olmaktadır. Ayreten müthiş kıymetli minareleri bu ülkeleri operasyona açık hale getiriyor. Sovyet baskısından sonra sindirilmiş soydaşlarımızın ,bir zamanlar bizimde kurtuluşu, medeniyeti Avrupa’ya yakın olmakla nasıl hayal ediyorduysak, şimdilerde de bu halklar zihnen aşılması çok zor olan bu hastalığın içinde boğuşmaktadır. Buda özellikle ürkek yöneticilere sahip olan bazı liderlerden dolayı bu şekil diplomatik krizlere neden olmaktadır. Senelerdir Rus müfredatıyla okuyup büyüyen çocuklar kendini Rusya’ya daha yakın görmektedir. Hatta bir analizde Rusya ile Türkiye savaşırsa Rusya’nın yanında savaşa katılırız diyen, özünden habersiz bir çoğunluk olduğunu da unutmamak lazım. Peki küresel akıl ne yapmak istiyor. Bizim sabır ve sinir uçlarımızla oynayıp bizi test ediyorlar. Kırmızı çizgilerimizde dans ediyorlar. Dünya genelinde sadece 25 yılda milyonlarca Müslüman kanı dökmekten çekinmediler. Para ve silah her alanda çatışmaya başladı.
Kıbrıs’ız Akdeniz’deki karbon yataklarına hakim olmanın çok daha zor olduğunu bilmenizi isterim. Adalar yakın zamanda ısınacak gibi. Sayın Hakan fidanın dediği gibi” karşımızda olaya sadece para ile değil mistik inanç bakımından da bakan bir yapı var” demesi olayın vehmini anlatır nitelikteydi. Savaş her yerde her kulvarda devam ediyor. Tabi ki bu kadar puslu bir havada kurda avlanmak yakışır. Devlet olarak susuyorsak avı ürkütmüyoruz demektir. Bekleyip göreceğiz...
Selam ve dua ile...