Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü ile “Kaybedilmiş toprakların aziz hatıraları” olan Balkan camiasının evlatları olarak, bu camianın en önemli dinamiği olan derneğimizin yönetim görevini layığıyla ifa edebilmek için yaklaşık 10 yıl aranın ardından, yenilenen, gelişen, değişimden vazgeçmeyecek bir ekiple tekrar karşınızdayız. Siz değerli basın emekçileri vasıtasıyla, tüm Balkan camiasını gönülden selamlıyor, yasal olarak en kısa sürede yapılması zorunlu olan seçim için;  çağrılarınızı yanıtsız bırakmıyoruz.

 

Balkanlarda etnik ve dini aidiyetleri farklı insanların barış içinde yaşaması, sevgi ve hoşgörüden uzak kesimin akıl erdiremediği bir sır olagelmişti. Kilise, cami ve sinagogun yan yana durması ve bir derviş ile Fransisken rahibin kol kola gezebilmesi onlar için hayret vericiydi. Bu topraklara hoşgörü eken “soydaşlarımızı” tanımıyorlardı. Yüzyıllar boyunca kardeşçe bir yaşama kucak açmış fakat 19. yüzyılın başında Yunanistan’da patlayan ve soydaşlarımızın toptan kıyımıyla sonuçlanan isyanlar ile camiamız; zulme, yoksulluğa, açlığa ve acıya mahkûm bırakılmıştı. En son 1989’da yüz binlerce soydaşımız, Bulgaristan’dan sürüldü. 1990’lı yıllarda Bosna Hersek’te Boşnaklar, Kosova ve Makedonya’daki Arnavutlar en vahşi soykırım ve sürgün hamleleriyle karşı karşıya kaldılar. 

 

Değerli Dostlar,

Ben ve arkadaşlarımın, bu onurlu görevi ifa ettiğimiz yıllarda; dil, din, siyasi görüş fark etmeksizin Balkanlar konusunda yaptığımız ortak çalışmalar ve bu başarılı çalışmaların ardından derneğimizi, şehrin en önemli markalarından biri haline getirmemiz hala hafızalardadır. Şahsım hiçbir zaman bu onurlu görevi yerine getirirken siyasi bir gaye ile hareket etmemiştir.

 

Demokrasinin gereği olarak, tıpkı Balkanlar gibi farklı görüşlerin ve yönetim anlayışının olabileceğini düşünerek; derneğimizin gelişimi adına, 10 yıl önce bir adım geri çekilmiş olsam da bu süreçte Balkanlar ve muhacirlerimiz ile ilgilenmekten vazgeçmedim. Bugün, çeşitli nedenlerle zayıflayan derneğimizi, 10 yıl önce bıraktığım noktanın ilerisine taşımak, bütün Balkanlar’daki ve Türkiye’deki soydaş ve muhacirlerimizi hep birlikte kucaklayarak yola devam etmek için buradayım. Değerli ekibimle birlikte, derneğimizi tekrar ayağa kaldırmak için, kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarını unutturmamak adına, yeniden güçlü, yeniden birleşmiş, yeniden kenetlenmiş bir Balkan camiası için önümüzdeki seçimlerde aday olarak karşınıza çıkacağım.

 

Yeni dönemde BAL-GÖÇ, Atatürk ilke ve devrimlerine gönülden bağlı, Balkanlar’da yaşayan bütün toplumların huzur ve refahı için çalışan, eski günlerinde olduğu gibi Bursa’nın en büyük sivil toplum kuruluşu olacaktır.

 

Yeni dönemde BAL-GÖÇ, daha genç, daha dinamik, daha üretken, daha eşitlikçi yaklaşımda bulunan bir sivil toplum kuruluşu olacaktır.

 

Yeni dönemde BAL-GÖÇ, günümüz koşularına uygun olarak sorun değil, proje odaklı, faaliyetleriyle farkındalık yaratan bir sivil toplum kuruluşu olacaktır.

 

Yeni dönemde BAL-GÖÇ, sadece Bulgaristan’a değil, tüm Balkanlara hitap eden, yöre derneklerini kucaklayan, tüm Balkan dernekleri ile iş ve eylem birliği sağlayan, daha demokratik ve katılımcı bir sivil toplum kuruluşu olacaktır.

 

Sözlerime son verirken, değerli dostlar ve camiamızın kıymetli temsilcileri, hiç bir kaygı duymanıza gerek yok, ayrılıkları değil ortak yönlerimizi öne çıkaracağız. Balkanların tamamını kucaklayacağız. Hemşerilerimizin dertleri ile dertlenip, sevinçleri ile mutlu olacağız.