Geçtiğimiz günlerde Saadet Partisi il başkanı Mehmet Atmaca, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği Başkanı Arif Tak’ı ziyaret etmişti. BESOB Başkanı Arif Tak, Mehmet Atmaca’ya nezaket ziyaretinde bulundu.
BESOB Başkanı Arif Tak, Adisyonu geri getirdiler biliyor musunuz diyerek bir anısını anlattı. 1988’de adisyonu uygulamaya koydular. O zamanki maliye bakanı Ahmet Zeki Alp Temuçin idi. Temmuzda bu yürürlüğe girince 1 Ağustos’da dükkanımı kapattım. Çalışanların tazminatlarını ödedim. 2 Ağustos’da Ankara’ya gittim, ama benim için cız ediyor 30 yıllık lokantamı kapattım. 10 kişi çalışanım vardı. Anadolu’dan gelenlerle Maliye balanı ile bir araya geldik. Bana söz gelince bakan kaçmıştı. Gelirler Genel Müdürü ile görüştük. Dedimki bu adisyona devam etmek istiyorsanız işletmelerin yarısı dükkanını kapatmak zorunda kalacak. 30 yıllık dükkanımı kapattım öyle geldim. Niçin kapattın deyince bunun için bir elemanımız yok, biz bunu karşılayamıyoruz dedim. Kahvehaneler, lokantalar, hastaneler gibi yerleri hedef almıştı. Daha sonra 18 Ağustos’da kaldırdılar adisyonu. Adisyon nedir? Müşteri ne yemiş, ne içmiş her şeyi resmi kağıda yazacak bir resmi evrak. Bir sayfası kaybolsa 5000 lira cezası var. Şimdi bu adisyon geri geldi” dedi.
Söz alan Saadet İl başkan yardımcısı Salih Kocatepe esnafın sorunlarını dile getirerek şu önerilerde bulundu. Hükümet 4176 lirayı işverenden alsın ama, hükümet çalışanın sırtından 1176 lira almasın. Daha al alsın 800 lira alsın. Çalışanın maaşı 2800 değil de 3500 lira olsun. Piyasaya biraz can gelir. Hiç olmazsa bunu yetkililere teklif edin. İstiyoruz ki asgari ücretten vergi alınması ama öyle bir şey yok. Bugünkü asgari ücret de açlık sınırının altında. Allah aşkına bunu bildirin.
Kocatepe, “Bizce bu yaşadığımız süreçte Pandemi bu işin çok küçük bir boyutu. Yani cambazlık olmazsa her şey çok iyi gidiyordu da ah pandemi olmasaydı deniyor. Şimdi bu ekonomik problemlerin olmasının bir çok sebebi var, derin bir krizle karşı karşıyayız. Ama bu ülkede uygulanan neoliberalizm, ticari kapitalist mantıkla uygulanan bu sistem tabana dayalı bir sistem değil, bir çok noktada tekelleşmeler olduğu gibi paranında belli sektörlere akıtıldığını gördük. Manifaturacıya, lokantacıya, beyaz eşyacıya, kafeteryacıya akmadı bu para. Para ve sermaye el değiştirdi. Hastanelere, yollara yatırıldı bunlara niye yatırıldı demiyoruz ama tavana dayalı tavanı zenginleştiren esnafı zenginleştiren bir ekonomi modelide tercih noktasında uygulanmıyor. Hep öyle büyük iş adamlarında dönüyor. Ben yüzde yüz riskle esnaflık yapıyoruz. Alacan risk, satamasan da çekini ödemek zorundasın. Eleman alıyorsun peşin vergi diye bir uygulama var bu ülkede, beş kuruş kazanmasan da bu vergiyi ödemek zorundasın. Peşin vergi bir zulüm, bunu gündeminize alın sayın başkanım. Her şeyimiz kayıt altında olsun buna razıyız. Bu ülkede yüzde yüz riskle ticaret yapıyon ama bir şehir hastanesi kuran böyle çalışmıyor, o yüzde yüz banko. Adam yol yapıyor yüzde yüz banko kazansa da kazanmasa da parasını alıyor. Şehir hastanesi yapılıyor gitsen de gitmesen de kazanıyor. Bu düzen nasıl değişmeli değil mi sayın başkanım” dedi.
