Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem sonrası Millennium Challenge 2002 tatbikatını hatırlatarak
Türkiye’nin tuzağa çekilmek istendiğini ifade eden Sultan Abdülhamid Han Kültür ve Eğitim Derneği
Başkanı Turgay Yazıcı, “Görüyoruz ki tatbikattaki planı işletiyorlar. ABD başta olmak üzere batılı
ülkelere soruyoruz; yardıma mı geliyorsunuz işgale mi?” dedi.
Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem felaketinin üzerinden bir hafta geçti. 29 bini aşkın vatandaşımızın
yaşamını yitirdiği, binlerce binanın yıkıldığı ve 10 ilimizde hayatı durduran depremin acısı sürerken,
Sultan Abdülhamid Han Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Turgay Yazıcı olayın arka planında farklı bir
planın işletilmek istendiğine dikkat çekerek tüm vatandaşları uyardı. Millennium Challenge 2002
tatbikatını hatırlatan Yazıcı, birlik ve beraberlikten taviz vermeden kaos ortamı oluşturmaktan
kaçınmak gerektiğine dikkat çekti.
Ülkemiz ve milletimizin çok zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Yazıcı, “Öncelikle
Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki büyük deprem nedeniyle yaşamını yitiren tüm canlarımızın
acısını yüreğimizde hissettiğimizi ifade etmek istiyorum. Hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Devletimize ve milletimize de rabbimden güç, kuvvet
vermesini niyaz ediyorum” dedi.
“21 YIL ÖNCE YAZILAN SENARYONUN GERÇEKLEŞME İHTİMALİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Komplo teoriler gibi gözüken, ancak üst üste sıralandığında çok tehlikeli bir senaryoya dönüşen bu
vaziyetten herkesin haberdar olması gerektiğine dikkat çekerek kurulan tuzağı işaret eden Yazıcı,
“Görüyoruz ki güçlenen, kendinden emin, tüm mazlum coğrafyaya sahip çıkan, bölgesinde söz sahibi
bir Türkiye’ye, dünyanın tahammülü kalmadı. Ülkemizin kan ağladığı bu acı günde, daha büyük
acıların yaşanmaması için bugün içerisinde bulunduğumuz durumu ifade etmek istiyorum.
Yaşadığımız deprem, sıradan bir afet değil. Bugün 21 yıl önce yazılmış bir senaryonun gerçekleşme
ihtimali ile karşı karşıyayız. 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde iki depremin 9 saat arayla ana karada ve 7
kilometre gibi çok sığ bir derinlikte olması düşündürücü. Deprem yüzeye çok yakın ve şehirlerin
ortasından geçti. Simülasyon yapıldığında, Almanya’nın yüzölçümü ile aynı oranda bir alan yıkıldı.
Almanya’nın tamamen yıkıldığını düşünün. İşin ciddiyeti ve boyutu gerçekten korkutucu” diye
konuştu.
KAOS ORTAMI OLUŞTURMAK İSTENİYOR
Amacın kaos ortamı oluşturmak olduğunu belirten Yazıcı, “Bu depremin bazı uzmanların ifade ettiği
gibi irkitilmiş bir deprem olması ihtimali nedir? 1999 yılında yaşanan Marmara depremi sırasında da
Marmara’da ABD’ye ait bir geminin burada bulunması, Kahramanmaraş depreminden birkaç gün
önce de yine benzer bir geminin Marmara’da demirlemesi, bazı Avrupa ülkesi konsolosluklarının
güvenlik gerekçesiyle ortada hiçbir şey yokken kapatılması, İstanbul Kağıthane’de fay hattı olmayan
bir bölgede yaşanan anlamsız küçük bir deprem ve tabi ki 2002 yılında yapılan, o gün için belki de çok
fazla bir anlam yükleyemediğimiz “Millennium Challenge” yani “Bin yılın meydan okuması” tatbikatı…
Kafamızda çokça soru işareti ile zorlu bir süreçten geçiyoruz. Ve şunu da altını çizerek ifade etmek
isterim ki; bugün birbirimize düşme vakti değil. Her ne olursa olsun, bugün birbirimize düşüp
başkalarını sevindirme vakti değil. Çok büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Orman yangınları da aynı
şekildeydi. 20 yılda yanan ormandan çok daha fazlası, 2 günde yandı bu ülkede. Anormal şekilde
afetlerle sınandığımız bir süreçteyiz. Ve her olay milletimiz arasında bölünmeye, kaos ortamı
oluşturmaya ortam hazırlıyor. Bu yaşananlar aklımıza 5 Mart 1959 yılında yapılan anlaşmayı getiriyor.
Bu anlaşmaya göre; Türkiye doğrudan ya da dolaylı olarak tecavüz, sızma, yıkıcı faaliyet ya da sivil
saldırıya uğraması durumunda, ABD silahlı müdahale hakkına sahip oldu. Maddede belirtilen;
tecavüz, sızma, yıkıcı faaliyet ve sivil saldırı gibi kavramların ne anlama geldiği ve hangi durumda
oluşacağına da yine Amerikalı yetkililer karar verecekti. İşte kaos ortamında aklımıza gelen ilk şey bu
anlaşma” ifadelerinde bulundu.
MİLLENNİUM CHALLENGE 2002 TATBİKATININ SENARYOSU NEYDİ?
Bir yandan da aslında mesajları farklı zaman dilimlerde farklı ülkelerce sıkça verilen ve son günlerde
daha fazla duyduğumuz “Millennium Challenge 2002” yani “Bin yılın meydan okuması” tatbikatı
gerçeği olduğunu kaydeden Yazıcı, şöyle devam etti: “Tatbikatın detaylarından bahsetmeden önce
şunu belirtmek isterim; tatbikatlarda, özellikle NATO kültüründeki ülkeler senaryoları birliklerini
gerçek olaylara hazırlamak için yapar. Yani tatbikat senaryoları uydurma, ilgisiz şeyler üzerine
yazılmaz. Peki Millennium Challenge 2002 tatbikatın senaryosu neydi? Bu tatbikatta bir devlet var, bu
devletin bir adalar sorunu var, aynı zamanda adaları olan bir devletle de sorunu var. Ülkesinde de
farklı etnik gruplar var. Yine bu ülkenin toprakları iki kıtada yer alıyor ve arasından da kıtaları birbirine
bağlayan bir deniz yolu geçiyor. Bu deniz yolunu o ülke kontrol ediyor. Sanırım bu tarif edilen ülkeyi
tahmin etmek çok güç değil. Tatbikatın senaryosuna göre; bu ülkede çok büyük bir deprem oluyor.
Deprem neticesinde afet yönetimi yapacak hükümetin yetersiz olduğu söylemleri ayyuka çıkıyor,
huzursuzluklar başlıyor, silahlı kuvvetlerin sahaya inmesini istiyorlar. Silahlı kuvvetler hükümetin
yetersiz olduğunu görüp yönetime el koyuyor. Daha sonra ülke uluslararası yardım çağrısı yapıyor.
Diğer devletler buraya arama kurtarma ekipleri gönderiyor. Bazıları bu ekipleri asker olarak
gönderiyor. Bunlar içerisinde ABD’de var. ABD ve bazı devletler diyor ki benim yardımlarımı benim
askerim dağıtsın. O ülke bunu ilk etapta kabul etmese de sonra kabul etmek zorunda kalıyor. Sonra iş
kontrolden çıkıyor. Gelen diğer ülkelerin askerlerinin görevi arama kurtarma mı? Sayısı nedir? İş
kontrolden çıktıktan sonra o ülke askerleriyle ABD askerleri arasında çatışma çıkıyor. Neticede 96 saat
içerisinde o ülke işgal ediliyor. Çok ilginçtir ki Yunanlılar da geçen yıl “Türkiye 96 saat içerisinde işgal
olur” demişlerdi. Bunların hepsini yan yana koymak lazım. 96 saat nereden çıktı?”
ÇOK İYİ HAZIRLANMIŞ BİR TUZAĞIN İÇİNE ÇEKİLMEK İSTENİYORUZ
“Bizler özellikle bugün her yeri, her detayı takip etmek zorundayız. Bakın The Ekonomist gazetesi bir
manşet attı. Türk ve Suriye hükümetleri bu depremle baş edemez diyorlar. Yani sivil hükümet bunu
başaramaz, darbe yapılsın algısı oluşturuyorlar. Dışarıdan ya da içeriden müdahale olması gerekiyor
diyorlar. Tatbikattaki senaryoyu sorunsuz işletmek istiyorlar. Fransız dergisinde “tanka bile gerek
kalmadı” şeklindeki karikatür de bu işin altındaki sinsiliği gözler önüne seriyor. Şu an topyekun bir
saldırı ve çok iyi hazırlanmış bir tuzağın içine çekilmeye çalışılıyoruz. Ülkemiz, devletimiz, milletimiz
uyanık olmak zorunda. İçimizdeki hainlerle de dışarıdaki her an işgale yürüyecek kuvvetlerle de
mücadeleyi bir an bırakamayız. Görüyoruz ki bugün tatbikattaki planı işletiyorlar. ABD başta olmak
üzere batılı ülkelere soruyoruz; yardıma mı geliyorsunuz işgale mi?”
“BİR SEYİT ONBAŞI ÇIKAR, NE OLDUĞUNU ANLAYAMAZSINIZ”
“2002 yılında yazılan bu senaryoların o gün yazılmış ve oynanmış olması, bugün bir yere kadar
gerçeğe dönüşse dahi bu şekilde sonuçlanacağı anlamına gelmiyor. Aynı zamanda inançlı olmalıyız,
teslimiyeti ve pes etmeyi asla düşünmemeliyiz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu
yana her zaman işgal senaryosuna göre ordusunu ve savunmasını yapılandıran bir ülke olmuştur.
Sadece Türkiye Cumhuriyeti değil, bu millet bugüne kadar kurduğu 16 devletin hepsinde benzer
düşmanlıkları ve tehlikeleri yaşamıştır. Ancak bir ölüp bin dirilmiş, asırlardır benliğini, duruşunu,
töresini kaybetmemiştir. Bundandır ki Türk milleti 5 bin yıldır ilk günkü gibi varlığını sürdürüyor,
bundandır ki Türk devletleri 2200 yıllık devlet geleneği ve devlet aklı ile her zorlukla başa çıkabiliyor.
Sanmasınlar biz değiştik, yorulduk, sindik ya da asimile edildik. Bugün tıpkı 108 yıl önce olduğu gibi bir
Seyit Onbaşı çıkar, Amerika’nın o Marmara denizindeki gemisini bir top mermisiyle yok eder de kimse
ne olduğunu anlayamaz.”