Tarım ve Orman Bakanlığının desteği, Üsküdar Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Kimyagerler Derneği iş birliğiyle düzenlenen “4. Uluslararası Gıda Kimyası Kongresi”, 8-11 Mayıs 2025 tarihleri arasında Antalya/Kemer'deki Juju Premier Palace Hotel'de gerçekleştiriliyor. Bu yıl “Gıda Üretiminde Sürdürülebilirlik” temasıyla düzenlenen kongrede; akademisyenler, ekonomiler, kamu ülkeleri ve sektör profesyonelleri bir araya gelerek kimyasındaki son ve sürdürülebilir gıda yalıtımlarını bünyesinde barındırmaktadır.
Kongre gıda kimyası ve sektör alanında faaliyet gösterenleri bir araya getirdi
Kongrenin anlatılacağında konuşurken Yıldız Teknik Üniversitesi Öğr. Kongre Üyesi Prof. Dr. Muhammet Arıcı, etkinliğin kimya, gıda ve teknoloji alanında faaliyet gösteren bakanlıklar, üniversiteler, özel sektör ülkeleri, kalite kontrol ve standardizasyon otoriteleri ile helal gıda alanında çalışan tüm faaliyetlerini bir araya getirme amacını taşıdığını belirtti.
Kongrenin, dahil olduğu proje iş birliği platformları oluşturmayı, ortak proje yapma gücünü geliştirmeyi ve denetim otoritesinin mevcut veya yeni düzenlemeler hakkında bilgilendirmeyi hedeflediğini vurgulayan Prof.
Bu yılki kongrenin ortak odak noktasının "gıda açısından sürdürülebilirlik" olduğunu belirten Prof. dedi.
Başarılı bulunan posterler ödüllendirilecek
Kongrenin, gıda sürdürülebilirliği en yeni araştırmaları ve teknolojik atılımları çalışmaları in-siliko laboratuvar ve gıda sürdürülebilirliğini küresel değişikliklere kadar tüm parçalarla inceleme fırsatı sunacağını dile getiren Prof. Dr.
Konuşmasında "Marifet iltifata tabidir" sözüne devam eden Prof. Dr. Arıcı, kongrenin gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkürlerini sundu.
İkram Cengiz: “Geleceğe yönelik eksiksiz çözümler üreteceğiz”
Kimyagerler Derneği Başkanı İkram Cengiz, kimyanın sadece bilimsel bir disiplin ötesinde, insan sağlığı, çevre, kültür ve ekonomiyle doğrudan bağlantılı hayati bir alan olduğunu vurguladı.
Cengiz, kongrede ele alınacak konuların yalnızca akademik bir tartışma platformunun konusu olmadığını, aynı zamanda toplumun refahına ve geleceğe katkı sunacak bir sorumluluğun parçası olduğunu belirtti.
Bu yılki kongrenin, gıda kimyasının en güncel ve kritik konularını kapsayan geniş bir yelpazeye sahip olduğunu ifade eden İkram Cengiz, "Fonksiyonel gıdalar, gıda katkı maddeleri, gıda ekonomisi, biyogüvenlik, organik gıdalar, işletme işaretlemesi, gıda zehirlenmesi, sürdürülebilirlik ve daha birçok besin altında mevcut alanımızda mevcut durumu değerlendirecek ve yönlendirmeye yönelik çözümler üreteceğiz." dedi.
Dünya gıda güvenliği ve sağlık sorunları gibi zorluklarla karşı karşıya
Ayrıca, gıda mevzuatı, patentlendirme, pazarlama trendleri ve sağlık gibi disiplinler arası bölümlerle gıda endüstrisi hem standart hem de endüstriyel boyutların yayılmasının ele alınacağını vurgulayan Başkan Cengiz, dünyanın iklim dağılımı, nüfus artışı, gıda güvenliği ve sağlık sorunları gibi karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğunu hatırlattı.
Bu bağlamda, gıdanın sürdürülebilir üretiminden sağlıklı beslenmeye, yerel hammaddelerin işlenmesinden küresel olarak uygun kalite kontrolüne kadar geniş bir sorumluluk üstlenilmesine kadar geniş bir sorumluluğu üstlenen Cengiz, "İşte bu kongre, bu sorumluluğu omuzlayarak merkezi bilgimizi paylaşmak, mevcut tartışmak ve sektörel iş birimlerini sağlamak için bir köprü görevi görecektir." tasarruf kullanıldı.
Dünya çapında sanata devam ediyor
Eti Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Görgülü, Küresel gıda sorunlarına dikkat çekilerek, bu sorunlara üniversite, sektör ve kamu kurumlarının iş birliğiyle geliştirilecek yaygın etkili projelerle çözüm bulunabileceği vurgulandı.
Dünya nüfusunun artmaya devam ettiğini ve 2050 yılında 9.7 milyar, Türkiye'nin ise 91 milyon civarında olması beklendiğini ifade eden Dr. Görgülü, Avrupa Birliği'nin yeşil mutabakatına değindi. 2035'te sera emisyonlarının yüzde 55 azalması ve 2050'de net sıfır sıcaklığına ulaşmanın hedeflendiğini, hatta karbon negatif olma idealinin başlatıldığını söyleyen Dr. Ahmet Görgülü, dünyanın 1,5 derece tutma hedefinin, okyanusların sıcaklıktan kıyı ekosistemlerine kadar birçok kritik dengeyi bozduğunu söyledi.
2050'li yıllarda yüzde 56'lık bir satış artışı öngörülüyor
Mevcut geçişin devam etmesi 2050'li yıllarda yüzde 56'lık bir gıda tüketiminin arttığı öngörülüyordu ve bunun için Hindistan'ın iki katı kapsamlı tarım alanına ihtiyaç duyulacağını belirten Dr. dedi.
Gelişmiş geniş nüfus artışının içerdiği ancak gelişme olan geniş artışın devam ettiği ve bu durumun küresel gıda gücü etkilemeyeceği ifade eden Dr. Ahmet Görgülü, dünyada yaklaşık 830 milyon aç insana karşılık 2,5 milyar aşırı kilolu ve obez kişinin bulunduğunu ve Türkiye'nin de bu konuda başı güçlenen biri olduğunu söyledi.
Tarımsal kapasitenin sadece yüzde 47'si insan tüketiminde kullanılıyor
Mevcut motivasyonla devam eden tarımın yetersiz kaldığına dikkat çeken Dr. Ahmet Görgülü, tarımın sadece yüzde 47'sinin insan tüketiminde bulunduğunu, yüzde 40'ının ise hayvan yemi ve biyoyakıtlara katkısını belirtti. Bu tercih yapma durumunun doğurabileceği ancak çözüm potansiyelinin de bulunduğu ifade eden Dr. Görgülü, "Aynı tarım tarımında belki insanlar için birinci bitki, hayvanlar için ikinci bitki, belki üçüncü bitkiyi de biyodizel için alabiliriz." dedi.
Üretilen gıdanın 3'te 1'i hiç kullanılmadan çöpe gidiyor!
Dünya çapında üretilen gıdanın yaklaşık üçte birinin hiç kullanılmadan çöpe gittiğini vurgulayan Dr. Ahmet Görgülü, bu 1,3 milyar tonluk israfın, toplamda 830 milyon aç insanın dört defa doyurabilecek potansiyele sahip olduğunu dile getirdi.
Türkiye'de onu barındıran 3 obezden biri!
Kişi başına kalori tüketiminde Türkiye'nin dünya sıralamasında üst sıralarda yer verdiğini söyleyen Dr. Ahmet Görgülü, 2022 yılına göre Türk insanının kişi başına 3 bin 785 kalori tüketerek Amerika'dan sonra ikinci sırada olduğunu söyledi. Bu aşırı kalori tüketiminin obezite sorununun ortaya çıktığını vurgulayan Dr. Görgülü, “Dünyada 8 tane obez yer alırken, Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın 2022 yılına göre 3 tane obez barındırıyordu.” dedi.
En yüksek karbon salımına sahip olanların başında anında kahve var
Gıdaların karbon emisyonlarına değinen Dr. Görgülü, özellikle hayvansal gıdaların yüksek karbon ayak izine sahip olduğunu söyledi. Kahve ve kakao sıvıları de karbon emisyonları açısından önemli bir yer takviyesini ve dünya çapında yoğun olarak tüketilen Dr.
Unlu mamuller ve meyvelerin ise bu bakımdan daha masum olduğunu ifade eden Dr. Görgülü, 1 kilogram çözülmüş kahve veya anında kahvenin karşılığında 28 kilogram karbon salınımı olduğunu vurguladı.
1 kilogram bisküvi üretimi için minimum 3 kilogram karbon salınımı oluyor
Konuşmasının sonunda sanayide enerji tüketimi ve karbon salınımına dikkat eden Dr. Görgülü, özellikle pişirme operasyonlarında fosil yakıtların yoğun şekilde dağıtıldığını söyledi. Bu konuda Eti'nin yürüttüğü bir projeden bahseden Dr. Görgülü, doğalgazlı fırınların elektrikli fırınlara dönüştürülmesi ve bu dönüşümde klasik elektrifikasyon yerine kızılötesi ısıtıcıların kullanılmasıyla enerji kullanımı ve ayak karbon izinde ciddi tasarruflar hedeflendiğini belirtti. Projenin olumlu sonuçları ve birkaç yıl içinde önemli başarı elde edebilenler elde etmeyi ifade eden Görgülü, 1 kilogram bisküvi üretimi için minimum 3 kilogram karbon salınımı olduğunu ancak bu teknolojinin kullanılabildiğiyle bu oranın sıfıra indirilebileceğini sözlerine ekledi.
Tarımın geleceği bilime ve ARGE'ye bağlı
TAGEM Genel Müdür Yardımcısı Dr. Şerafettin Çakal, kongrenin önemini vurgulayarak, "Çünkü insanlığın geleceği gıdaya, gıdanın geleceği tarıma, tarımın geleceği de bilime ve ARGE'ye bağlı." dedi.
Gıdanın geçmişteki gidişatı, farklı kıtalardaki ve dünyadaki insanların neden farklı hızlarla ilgili bilgilerinin her zaman önemli bir tartışma konusu olduğunu belirten Dr. Çakal, "Bilime ve ARGE'ye değer veren toplumların kayıtlarını, bilime ve ARGE'ye değer olaylarında toplumların geri döndüğü ve bunun bir tesadüf olduğunu görüyoruz." diye konuştu.
"Beşerin en büyük icadı tarımdır"
Dr. Şerafettin Çakal, bir tarımcı olarak "Beşerin en büyük icadı tarımdır."
Tarımın icadına kadar insanların gıda sorunlarının olmadığını, gün buldukları gün besinlerini ve doğaya baskının fazla olmadığını ifade eden Dr. Şerafettin Çakal, tarımın icadından sonra ise köylerin, kasabaların, şehirlerin ve metropollerin oluştuğunu ve büyümelerinin giderek arttığını söyledi.
İkinci tarım döneminde tarım alet ve makinelerinin, sanayi devriminin devreye girdiğini belirten Dr. Çakal, üçüncü tarım dönemi olan entansif tarım döneminde ise kimyasal gübreler, programlar, pestisitler, herbisitler, hormonlar ve antibiyotiklerin eklenmesini ifade etti.
Nanoteknoloji ve bilişim teknolojileri önemli rol oynuyor
Tarımda dördüncü dönem olan biyoteknolojik döneme gelindiğini ifade etmeyen Dr. Çakal, bu dönemde aynı zamanda akıllı tarım ve biyoteknoloji devrimi olarak da adlandırıldığını söyledi. Nanoteknoloji ve bilişim teknolojilerinin bu dönemde önemli bir rol oynadığını belirten Dr. Çakal, toplanan bilim insanlarının bu konuda ikiye katlandığını ifade etti. Birinci lokal grubun, organik ve yavaş olan tohumu savunduğunu, ikinci grubun ise küresel, konvansiyonel ve hızlı olanı savunduğunu kaydetti.
Bu iki yaklaşım arasında bir dengeyi vurgulayan Dr. Çakal, "Birinde aşırı doğaya baskı, diğerinde ise bu insanların doyurulması söz konusu. İşte burada da orta bir yol bulmamız, bir dengeyi sağlamamız gerekiyor diye düşünüyoruz." dedi.
Bir destek israf bir kiloluluk var…
Dünyada üretilen gıda miktarına da değinen Dr. Çakal, son olarak dünyada 9,9 milyar ton gıda üretildiğini söyledi. Bu miktarın 5,5 milyar tonun hayvanlar tarafından, 4,4 milyar tonun ise insanlar tarafından tüketildiğini Dr. Çakal, ancak bu 4,4 milyar tonluk insan tüketimine sağlanan gıdanın üçte birinin hiç insan midesine gitmeden doğrudan tükenmeye çalışıldığını vurguladı.
Bu israfın yanı sıra küresel gıda tarihindeki adaletsizliklere de dikkat çeken Dr. Çakal, bir tarafta 735 milyon insanın açık olduğunu, diğer tarafta ise 1 milyar insanın obez olduğunu belirtti. "Bir tarafta israf var, bir tarafta obezlik var ve bir tarafta açlık var." diyen Dr. Çakal, mevcut küresel gıda arzının aslında 8,2 milyar insanın yetecek düzeyde olduğunu ifade etti.
İnsanların gıda olarak üretilebilmesi için, su ve tohum olmak üzere temel doğal kaynağa ihtiyaç duyulan ifade eden ifade eden Dr. Çakal, "Tohum olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Tohumun kaynağı da doğal vejetasyon. Yani mera olarak kullanılmış bu doğal vejetasyondan kolaylıkla çıkarılabilir, korunması ve birimlerden tohumlar üretilmek üzere ıslah edilmesi, yerli ve milli çeşitlerinin çalıştırılması ve kişilerin, insanlarımızın hizmetine sunulması." şeklinde konuştu.
Dr. Şerafettin Çakal, geniş çapta yerli hayvan genetik konularda da TAGEM tarafından koruma adına alındığını sözlerine ekledi.
4. Uluslararası Gıda Kimyası Kongresi'nin ilk günü, oturum başkanı Prof. Dr. Enes Dertli oturum başkanlığında, Doç. Dr. Mustafa Türker, Prof. Dr. Ayşe Aslı Barla, Dr. Zeynep Elmalı ve Semra Çavuş'un katıldığı panele sona erdi.
Prof. Dr. Tarhan ve Prof. Dr. Kaynak özel kayıttaki ana kayıtlar
Kongre kapsamında 9 Mayıs Cuma günü gelecekte özel oturumda Üsküdar Üniversitesi'nin iki önemli ismi ana oyuncu olarak yer alacak. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gıda Kimya Beyin Kimyası: Beyin-Besin İlişkisi”, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak ise “Krizler Yüzyılında Gıda Arzında Riskler ve Fırsatlar” konusunu konuşma yapacak.