Öne Çıkanlar Engelsiz pandemi ORHANGAZİ Teknoloji incemedya
banner13

Bursa için dönüm noktasındayız!

Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, sulak alanların korunması bakımından tüm Dünya’nın bir dönüm noktasında olduğunu söyledi. Baysal, Bursa’da da ulusal öneme sahip üç sulak alan bulunduğunu belirterek, “Ancak bir dönüm noktasındayız, çünkü sulak alanlar yok oluyor.” dedi.

Kirmasti Çayı ve Uluabat Gölü ile ilgili çevre felaketi haberlerinin dramatik bir şekilde Dünya Sulak Alanlar Günü’ne denk geldiğine dikkat çeken Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, sulak alan ekosistemleri hakkında farkındalık yaratmak amacıyla her yıl 2 Şubat'ta anılan Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle bir açıklama yaptı.

TEMEL YAŞAM KAYNAĞI SU

Dünya’nın yüzde 71’lik kısmının hidrosferden (su küre) oluştuğunu ve suyun temel yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Baysal, “Dünya’da bulunan suyun yüzde 97.5’i tuzlu su, yüzde 2.5’i tatlı sudur. Tatlı suyun da yüzde 68.9’unu buzullar ve kalıcı kar tabakaları oluşturur. Geriye kalan kısmı ise sulak alanlarla yer altı sularıdır ve bunlar canlıların yaşamının temel kaynağıdır.” dedi.

SULAK ALANLAR NEDEN ÖNEMLİ?

Baysal, sulak alanların ülke biyoçeşitliliğini koruması, ülke ekonomisine katkı sağlaması, iklimi stabilize edip yağış ve sıcaklık artışı sağlaması,balıkların sürekliliğini sağlamasına vurgu yaparak, sulak alanların tropik ormanlardan sonra biyoçeşitliliğin en yüksek olduğu yerler olduğunu belirtti.

BURSA’DA 3 ÖNEMLİ SULAK ALAN VAR

Bursa’da da Uluabat Gölü, İznik Gölü ve Kocaçay Deltası gibi üç önemli sulak alan bulunduğunu hatırlatan Baysal, “Uluabat Gölü Ramsar Alanı, İznik Gölü ve Kocaçay Deltası ulusal öneme haiz sulak alandır. Ancak bir dönüm noktasındayız, çünkü sulak alanlar yok oluyor.” diye konuştu.

Geçtiğimiz günlerde Bursa basınına yansıyan haberlerin olayın ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal, Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesi Yavelli Mahallesi’nde tarım ve hayvancılıkla geçinen yöre halkının sesine kulak verilmesi ve gereken tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çekti. Uluabat Gölü’nü besleyen Kirmasti Çayı’na fabrikalardan bırakılan zehirli atıkların çevre felaketine yol açtığını anlatan mahalle sakinlerinin çözüm beklediğini ifade eden Baysal, sorunun sadece bölge halkını ilgilendirmediğini, zehirlenen su ile tarım arazileri sulandığında o ürünlerin yurdun farklı bölgelerine nakledildiğini ve o bölgede yaşamayan insanların da olumsuz sonuçlardan etkilenebileceğini vurguladı

Bursa’daki sulak alanlarda da görüldüğü gibi genel olarak tüm sulak alanların büyük bir yaban hayatı kaynağı olduğunu ifade eden Baysal, sulak alanların yaban hayatı açısından önemini şu sözlerle anlattı:

SULAK ALANLAR TEHLİKE ALTINDA

“Sulak alanlar birçok habitat (yaşam alanı) sunarak farklı türden yaban hayvanlarının birlikte yaşamasını sağlar. Örneğin ABD’de nesli tehlike altında olan türlerin yüzde 43’ü, ülke yüzölçümünün sadece yüzde 5’ini oluşturan sulak alanlarda yaşamaktadır. Bu örnek sulak alanların biyoçeşitlik anlamında zengin ve tehlikede olduğunu da bizlere göstermektedir. Barınma, beslenme ve üreme alanı olan sulak alanlar, göç eden kuş türleri için birer mola yeri görevi görmektedir. Güney ve Kuzey göç yolları arasında olan ülkemizde bulunan en küçük sulak alan bu anlamda çok büyük öneme sahiptir.”

SULAK ALANLAR ORMANLARDAN DAHA HIZLI YOK OLUYOR

Sulak alanların yer kürenin en çok tehdit altında olan ekosistemleri olduğunu ve ormanlardan üç kat daha hızla yok olduğunu dile getiren Baysal, şöyle devam etti:

“1970’ten bu yana sulak alanların yüzde 35’i yok oldu. İnsan faaliyetleri sulak alanları yıkıma sürüklüyor; tarım ve yapılaşma için sulak alanlar kurutulup dolduruluyor. Sulak alan türleri, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya; son 50 yılda iç kara sulak alan canlılarının yüzde 81’i, kıyı sulak alan ve deniz canlılarının yüzde 36’sı azaldı.”

Bu durumun sonuçlarına da değinen Baysal, “Sulak alanlarda meydana gelen bu değişim ve sıcaklıkların artması vektör yoluyla bulaşan çeşitli hastalıkların da artmasına ve yayılmasına neden olacaktır. Bu tip durumlar ilk olarak yaban hayatını daha sonra ise insan ve insan ile yaşamını sürdüren hayvanları etkileyecektir.” dedi.

VETERİNER HEKİMLERE DÜŞEN GÖREV

Mevcut durumda veteriner hekimlere de büyük görevler düştüğünü kaydeden Baysal, “Sulak alanların, hayvanların ve diğer canlıların yaşamına bu derece önemli bir kaynak oluşturduğu bir ortamda, biz veteriner hekimlere düşen en önemli görev her zaman benimsediğimiz koruyucu hekimliktir. İster evcil ister yaban hayvanları olsun yaşam alanları ortaktır.. Bu anlamda Tek Sağlık çerçevesinde sulak alanlarımızı korumak ve sürekliliğini sağlamak mesleğimize ve yaşadığımız gezegene olan sorumluluğumuzdur.” İfadelerini kullandı. -

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.