Birinci Oturum: Cumhuriyet Nasıl Kaybedildi?
“Cumhuriyet nasıl görüldü?” THTM'nin kurucu üyesi olan yazar Aydemir Güler'in başkanlığında birinci kayıt gerçekleşti. Oturumda THTM Kurucu Üyesi ve Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, yazar Gözde Somel, akademisyen, yazar Ömer Atagenç ve gazeteci, yazar Barış Terkoğlu söz aldı. Birinci isyanın sonunda direnişteki Beşiktaş Belediyesi işçilerinden Umut Sarıtaş'ın direnişteki emekçiler adına Cumhuriyetçiler Kurultayı'nı selamlayan mesaj okundu.
'Mülk sahibi sınıflara dokunmayan bir devrimci dönüşüm ilerlemez'
Kemal Okuyan: Önünde sonunda mülk sahibi sınıflara dokunmayan bir devrimci gelişmenin ilerleme şansı yok. Tarikatlar ve holding düzeniyle kavga etmek gerekiyor. Ülke içinde emekçi, kadın, çocuk kötü durumda ise dış politika olamaz. Türkiye'nin çıkarları Libya'da, Suriye'de fetihçilik oynayarak da sağlanamaz. İçeride kötü olanlar, dışarıda iyi olmaz. Sermayenin milli davası değil para davası olur, öyle ulusal çıkar olmaz. Ulusal çıkar artık emeğinin çıkarlarıdır. Türkiye'nin çıkarı halka dayalı çıkarlardır. Mülk sahibi sınıflar sorunu temel bir sorundur, bunun etrafından dolaşılarak Cumhuriyet'e sahip çıkılamaz. Cumhuriyetçiler için yol şeması şudur: Bu düzenle hesaplaşacak mıyız? Sermaye sermayesi sorgulanacak mı? Önce laikliği kurulumu denebilir ama sermayenin ülkesinde laikliğin tesisinde mümkün olmaz.
'Laikliğin belgelerisi sermaye çıkarı için gereklidir'
Gözde Somel: Türkiye tarihinde zenginler ve zayıflar devletinin Cumhuriyet'in,
"Türkiye'nin büyük holdingleri 10 Kasım ve 29 Ekim'i atlamaz, büyük bütçelerle reklamlar çeker."Ülke bizim, hep vardı" mesajı bize o reklamlar ve evet hep varlardı. kusurlu posta treninin Ankaraya ulaşmasını umuyorum.
'Sermayenin toplumun temellerine nasıl dinamit konulmasını görmedik'
Ömer Atagenç: Bugün buraya bir akademisyen olarak değil Kemalist olarak geldim. Biz daha vücutta Cumhuriyet'i kaybettik. Devrimci, devletçi ve halkçı ilkeler; altı okunduğu üçünü 1945'lerde kaybettik. Sermayenin toplumun temellerine nasıl dinamit konulmasını görmedik. Yıllar sonra ilk defa büyük bir heyecan yaşıyorum. Bu heyecan, sözümü anlayacak bir kitleye seslendiğime dair inanç yüzünden. Cumhuriyet'in, kapitalist düzende asla taçlandırılamayacağı için, Kemalizmin yüzünün sosyalizmi ile yaşayabileceği için aranızdayım.
'İktidar odağı yaratılmadan Cumhuriyet sürdürülemez'
Barış Terkoğlu: Cumhuriyet bu hâle özgürlük düzeninden koptuğu ve bu durum kanıksandığı için geldi. Cumhuriyet bu hâle anayasayı yıkma iktidarlarıyla geldi. Merkezi emperyalist sistemin çıkarlarını koymuş politikaların kabulü ile geldi. Tarikat ve cemaatler iktidar arkadaşlarının yaptığı, din sömürüsü olağanlaştığı için geldi. Halkın haklarının yeri ayrıcalıklı sınıf politikaları için geldi. Alt kimlik, üst kimlik kavramlarıyla varoluşu etnisite ve mezheplerle güvenceler sayesinde geldi. Devrimcilerden koptu. Bir iktidar odağı yaratılmaktan Cumhuriyet yaşatılamaz. Bu nedenle Roma'ya ait tüm yolları birleştirmek lazım. Yaşasın Cumhuriyet!
İkinci Oturum: Laikliği Nasıl Yeniden İnşa Edeceğiz?
“Laikliği nasıl yeniden inşa ediliyor?” isimli ikinci kayıt bilgisayar mühendisi Hülya Küçükaras başkanlığında gerçekleşti. Oturumda hukukçu Ali Rıza Aydın, hukukçu Neval Oğan Balkız, akademisyen, yazar Fatih Yaşlı, Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı, avukat Müjde Tozbey söz aldı. Oturum günlüğü, yazar Emre Kongar'ın video mesajıyla başladı. Kongar mesajında sömürüye karşı özgürlük mücadelesini vurgulayarak Cumhuriyetçiler Kurultayı'nı selamladı.
'Sömürü düzeninde laik bir cumhuriyet kurulacağı fikri yanılsamadır'
Ali Rıza Aydın: Cumhuriyetin ve laikliğin ayrı bir tarihi yoktur, sınıfların tarihi ile özdeştir. Sömürücülerin elinden cumhuriyeti kurtaramazsak laikliğin geleceği de ihanetin içine doğarak devam edecek. Kısmi laiklikle avunan bir emekçiler yığını ne cumhuriyeti üreme ne de cumhuriyeti halkın cumhuriyeti yapabilir. Laikliğin geleceği sınıfsız bir toplumla özdeştir. Ülkedeki gelişmeler bize bunu bağırarak söylüyor. Bunu duymak istemeyenler laikliği gericilerin eline teslim ediyorlar. Tutsak edilmiş bir laikliğin geleceği olmaz. Sömürücülerin düzen kuralları içinde laik bir cumhuriyet kurulacağı yanılsamadan özgürleşebiliriz.
'Cumhuriyeti yeniden inşa etmek göreviyle karşı karşıyayız'
Neval Oğan Balkız: Türkiye'nin ana davası laikliktir. Kurum, kuruluş örgütünde hiçbir dinin etkili olmadığı bir devlet düzeni vardır. Böyle bir devletin kişisel özgürlüğü, kişisel hayat özgürlüğü ve kamusal alanın özgürlük aralığı. Cumhuriyet Kurultayı gibi adımlar birlikte bakış açısı çok anlamlıdır. Eyleme süreklide de parlaklıklarımızı belirleme görevi ile karşı karşıyayız. Cumhuriyeti korumakla değil, onu yeniden inşa etmek göreviyle karşı karşıyayız. Yeniden mücadeleye başlama, yeniden laikliğin taşıyıcısı olacak emekçi sınıflara dönerek laikliğin yaşamsal artışını ve emeğinin değerini öğretebildiğimizi.
'Bugün laikliği savunmak Türkiye'de işçi sınıfı iktidarını savunmak'
Fatih Yaşlı: Laiklikten ve cumhuriyetten vazgeçmek ile girişimcilikten vazgeçmek aynı sürecin parçalarıdır. Türkiye'de sermaye düzeni ile dinselleşme hep iç içe gitti ve işçinin arkasında işçi sınıfından, sosyalizmden korku vardı. AKP sosyalizm tehdidine karşı Türkiye'nin yönetici sınıfının iktidarının getirdiği bir partidir. AKP'yi iktidarda tutan laiklik yıkanmış da sermaye düzenidir. Bugün ÇEDES, MESEM adı altında küçücük çocuklar dinci gericiliğe mahkûm edilme ile çocuk işçiliğine mahkûmlanma aynı düzenin parçalarıdır. Bugün laikliği savunmak Türkiye'de işçi sınıfı iktidarını savunmaktır. Cumhuriyeti savunmak sosyalist cumhuriyeti savunmaktır. 1923'ü ancak hem holdinglerle hem tarikatlarla mücadele ederek, Türkiye'de sosyalizm iddiasını güçlendirerek daha gelişmiş değiliz. Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!
'Laikliği geriz, Cumhuriyet'i yeniden kuracağız'
Müjde Tozbey: Laiklik yıkılırken ağır bedeller alabilir. Erdoğan'ın bir sözü ile İstanbul Sözleşmesi'nden çıktı. İstanbul Sözleşmesi laiklik için neden önemliydi? Korunmak için devlete başvuruda bulunacağınız durumu korumak zorundaydı. Bu nedenle önemliydi. Erdoğan 'İstanbul Sözleşmesi kadınları güçlendiriyor, bir sürü sığınma evi açtık' dedi. Laikliğin bütünlüğü ne vardı? Türk Medeni Kanunu çok önemli bir kanun, büyük bir kadın mücadelesi ile kabul edildi. İlk kez toplumsal cinsiyet eşitliği kabulü Medeni Kanun'la oldu. Dini referanslarla kadının sürekli aile içine hapsedilmesini engelleyen bir kanundu. Bugün bilinen Türk Medeni Kanunu da artık tartışılıyor. Biz laikliği geriz, Cumhuriyet'i yeniden kuracağız. Bunu sadece hukuki bir mücadele ile değil, halk mücadelesi ile görüyoruz.
Üçüncü Oturum: ülkemizde Emperyalizmin Tahakkümünden Nasıl Kurtarılırız?
“Ülkemizi emperyalizmin tahakkümünden nasıl kurtarırız?” üçüncü oturum avukatı Melek Neslihan Özfidan'ın başkanlığında gerçekleşti. Oturumda THTM Yürütme Kurulu üyesi, akademisyen Erhan Nalçacı, akademisyen, yazar Barış Doster, Kaan Eroğuz, gazeteci Ebru Yazıcı, akademisyen Mustafa Türkeş söz aldı. Üçüncü kayıt gazetecisi Mehmet Ali Güller ve tarihçi, yazar Taner Timur'un Kurultay'a yolladıkları yazıların okunduğu ile sona erdi.
'Cumhuriyet'i yeniden kurarken hiçbir kapitalist ülkenin hegamonyasını kabul etmeyiz'
Erhan Nalçacı: Cumhuriyetçilerin birliğini sağlarken şuna değinmek zorundayız. Cumhuriyetçilerin bir kısmı bazı güçlü kapitalist ülkelerin ABD ve İngiltere'ye göre daha temiz varlığına güvenebilirler. Bu sorunda, 1923 Amerikan Devrimi'nde bir ekip vardı. Ama Mustafa Kemal'in köklerindeki ekip mandayı reddetti. Bugüne geldiğimizde biz Cumhuriyet'i kurarken hiçbir güçlü kapitalist ülkenin hegamonyasını kabul etmeyiz. Bu ülke bağımsız olacak. Bu mücadelede yalnız kalacağımızı düşünmeyin. Dünyanın bütün imparatorlukları emperyalist tahakküm ve gerici sınıfların etkisi altındadır. Her yerde bir emekçi cumhuriyeti arayışı var. Biz onları ayıracağız. Bütünleşmiş emekçi halklarla gelecek birlikte örecek, birlikte bağımsızlaşacağız.
'Cumhuriyeti 'kimsesizlerin kimsesi' yapabilmek için kamucu yapmak zorundayız'
Barış Doster: Yalnız ve ancak örgütlü bir halk yenilmez. En geniş cephede örgütlenmemiş bir halk için yıkım kaçınılmazdır. Amasız, dayanıklılığız savunacağım ortak payda kamuculuk, laiklik, aydınlanmacılık, cumhuriyet yurttaşlığı ve antiemperyalizmdir. Tam aralıklı, antiemperyalizmdir. Laiklik olmadan olmaz, devrimcilik olmadan olmaz. Antiemperyalizm de kamuculuk olmadan olmaz. Cumhuriyeti 'kimsesizlerin kimsesi' yapabilmek için kamucu yapmak zorundayız.
'Vatan topraklarını emperyalizmi peşkeş' bir iktidarla karşı karşıyayız'
Kaan Eroğuz: Böyle anlamlı ve önemli bir parçanın parçası olmak mutluluk verici. Bugünkü cumhuriyetçiliğin yükseleceği yer NATO ve AB karşıtlığından, emperyalizm karşıtlığından geçmektedir. Emperyalizmden bahsetmek, kapitalist sömürüden bahsetmemiz gerekiyor. Kamu kaynakları, vatan topraklarını emperyalizme peşkeş” bir iktidarla karşı karşıyayız. Burada Türkiye'yi yeniden bağımsız, onurlu, başı dik bir hale getirmeyi özgür iradeyle yürütüyoruz. Yaşasın emekçilerin cumhuriyeti! Kahrolsun Cumhuriyeti düşmanları!
'Türkiye'nin demokratik partisi NATO'dan daha güçlüdür'
Ebru Yazıcı: Düzenin bir sıkışıklık içinde olduğu gerçeğini, yönetememe harcamalarını hepimiz anlıyoruz. Bu bedelin bedeli bir gün savaş diğer gün barış üreterek oluyor. Biz bu sıkışıklığın sonu geliyor. Türkiye'nin devrimci partisi NATO'dan daha güçlüdür, daha güçlü olmak zorundadır. Bugün burada bunun yolunu arıyor, her yerde veriyoruz.
'NATO'yu, IMF'den, AB'den ayırmak mümkün değil'
Mustafa Türkeş: Cumhuriyet'te sosyalleşme mümkün olmuyor. Emperyalizmin hegamonyasını sürdürmesinin temel nedenlerinden biri kapitalizmin iç içe geçmiş olması oldu. NATO birer ülkelerini korur, kapitalist sistemini korur. NATO'yu IMF'den, AB'den ayırmak mümkün değildir. Bu tahakkümden kurtulmak için NATO'yu hedef haline getirmek zorundayız. Alternatif kapitalist sistem içinde üretim mümkün değil. Başka bir sistem üzerinden kurgu yapmak zorundayız. Buna başlamalı ve alışmalıyız.
Dördüncü Oturum: Ekonomide Halk Egemenliğini Nasıl Kuracağız?
“Ekonomide halk merkezini nasıl kuracağız?” Dördüncü kayıt olan THTM Sözcüsü, akademisyen Oğuz Oyan'ın başkanlığında gerçekleşti. Oturumda yazar Serdar Şahinkaya, akademisyen Gamze Yücesan Özdemir, akademisyen Nevzat Evrim Önal, gazeteci İskender Özturanlı, ekonomist Gülay Dinçel söz aldı.
'Yeni ve devrimci bir cumhuriyete her açıdan çok esnek var'
Serdar Şahinkaya: Türkiye devleti kamucu kalkınmacı ve halkçı devlet niteliğinde yeniden kazanılırken emek üretkenliğini artırmak için planlamayı merkeze koyacak. Başka yolu yok. Yeni bir özgürlük, özgürlük ve özgürlük hareketi yaratmak istiyoruz. Kurultay bunu yaratacak halk hareketinin başlangıç noktasıdır. Yeni ve devrimci bir cumhuriyete her açıdan çok esnek var. Yaşasın cumhuriyet, yaşasın cumhuriyetçilerin birlikteliği!
'İçinden güncel günlerde emekçiler yurttaşlıktan kovulmuşlardır'
Gamze Yücesan Özdemir: İçinden güncel günlerde emekçiler yurttaşlıktan kovulmuşlardır. Türkiye bir emekçi yatırımı. İstihdamda olan onu 10'unu 8'i saklanmadan çalışıyor. Bu toplam vuran en büyük sorun oranı. Kamucu planlama ile tüm masraflar ve ekonominin yeniden örgütlenmesi sağlanır. Çalışma hakkı en önemli mücadele alanımız olacak. İnsan onuruna yaraşır ücretlerle kapasiteye bağlı çalışan emekçiler. Çalışma ücreti, çok kadınlar ve çalışanlar için savunacağız. Bir başka mücadele başlığının da çalışma süresinin kısaltılması olacak. Yurttaşlık kendini güvende hissetme halidir. Güvenli bir gelecek ancak dayanışma duygusu artıyor. Yeni bir cumhuriyeti toplumsal faydayı çoğaltan politikalar üzerine kuracağız. Yeni bir cumhuriyet emekçilerin cumhuriyeti olacak. Bugün bu kurultaydaysak bunu başaracağız, umut var. Yaşasın cumhuriyet, yaşasın devrim!
'Elini taşın adına koymayanın zenginleşmesine ne gerek var?'
Nevzat Evrim Önal: Burjuvazi rejimi değişikliği için ekonomiyi sabote etmeye başladı sabotajı engellemenin tek yolunun kaydedilmesinin elinde olması. Biz refahını sağlayacağız, mal ve hizmetleri baştan sona üretecek bir devlet sektöründen yana olmalıyız. Mevcut sektörlerin yanında yeni bir devlet ekonomisinden değil, tamamen devletleştirmekten bahsediyorum. Elini taşınmasının zenginleşmesine ne gerek var? Çalışmanın yemesine ne gerek var? Biz bedelsiz devletleştirmeden yana olmalıyız. El koymamalıyız bu mallara.
'Halk ekonomisi kamulaştırma ile kuruluş'
İskender Özturanlı: Cumhuriyetin içi boşaltıldı ama buna da cumhuriyet diyorlar. Bu bütün dünyada oldu. Sosyalizmsiz Cumhuriyetin kullanışsız olduğu zaman gelecek. Yoksulluk bu dönemde ancak bir cumhuriyetçinin ya da bir sosyalistin yapısı olur. Halk ekonomisini tam istihdamla, kamulaştırma ile kurabiliriz. Bugünkü düzende alternatif olarak ortaya çıkan yapıların da sadece göründüğü görülüyor. Bugüne kadar tamam devlet AKP'nin elindeydi ama yerel yönetimler kimlerin elindeydi? Örnek bir kamuculuk gören var mı buralarda? Şimdi biz aslında birbirimize bakmıyoruz.
'Sermayesiz bir yeniden kuruluş mümkün'
Gülay Dinçel: Tekil sermayedarların cumhuriyetin boyutlarındaki yerlerinin ötesinde, bugünden geriye cumhuriyetin boyutlarına bakıldığında bir kapitalist geliştiyi saptıyoruz. Cumhuriyetin devletçi döneminde de sermayenin yerleşimi için önemli ve hızlı yayılmalar sağlandı. Geldiğimiz noktada, Türkiye'de sermaye sınıflarının grafikleri, bakıldığında zenginlikte yüksek seviyedeki artı değer sömürüsünün temel kaynak olduğu ve bu sömürünün temel sermaye sınıfının ayrıldığını gözeten bir ekonomik yapının özellikleri görülüyor. Sermayesiz bir yeniden kuruluş; sermayesiz, emekçi halka dayalı, sömürünün olmadığı bir cumhuriyet mümkün ve bunların kaynakları var. Kaynakların sermayeye aktarılması yeterli.
'Koç, TÜPRAŞ'ı unutmayan rüyasında göremezdi. Dünya Bankası ve IMF bunları dayattı'
Oğuz Oyan: Halkın tükettiği sadece içerdeki sınıflarla mücadele ile olmaz. Böyle bir yola girdiğinizde hemen uluslararası çıkarlar devreye girer. Sermaye sınıfı, duyarlıkları en gelişmiş sınıftır, çünkü iktidarda olan ve yönetilen sınıftır. Halkın hem içeride hem de temsil ettiği karşı bir kol güreşi gerektirir. Bunun için arkanızda halk olmalı. Bunu düzen içi muhalefetle yapmak mümkün değil. Bunların birimleri kadar neoliberal politika dışında bir politika olduğunu duymadık. Burada AKP öncesine dönüşle sınırlara bir mücadele hedefi koymuyoruz. 2000'lerdeki özelleştirme furyası AKP'nin geldiği için onun öncesinde zaten özelleştirme furyası başlıyor. TÜSİAD'ın sermayesi için yetmeyeceği de dış kaynak desteğiyle yapılıyor bu özelleştirmeler. Koç TÜPRAŞ'ı unutmanın rüyasında göremezdi. Dünya Bankası ve IMF bunları dayattı. Burada biz bir halk iktidarı programının anlatıyoruz. Kamu yönetimini sürdürmek için hayatta kalmak için çalışmaya başlıyoruz. Sermaye çıkarlarına karşı sınıfsal refleks geliştirmeden cumhuriyetin yeniden inşa imkanı yoktur. Biz bunu göstermek için buradayız.
Beşinci Oturum: Sonuç Bildirgesi
Dört oturum süren tartışmalar sonrasında Cumhuriyetçiler Kurultayı Beşinci Oturumu'nda sonuç raporları üzerine görüşmelerde oturumlar açıldı. Sonuç Bildirgesi'nin son hali hafta içi kamuoyu ile paylaşılacak.