AK Parti ve MHP nin ortak hazırladığı seçim yasası görüşülerek kanunlaşması için TBMM ye
sunuldu.
Yasa önce Anayasa ve Adalet komisyonlarında veya iki komisyondan oluşan bir karma
komisyonda bu görüşülmesi bekleniliyor.
Komisyonda görüşülüp kabul edilen yasa daha sonra TBMM genel kurulunda görüşülüp
kanunlaştıktan sonra yasalaşacak.
Cumhur İttifakı, neredeyse bir yıldır üzerinde çalıştığı seçim yasasıyla ilgili teklifi nihayet
parlamentoya getirildi.. Belli ki yasa teklifi üzerinde çok ince bir çalışma yapılmış ve
muhalefetin önünü kesebilmek için tuzak niteliği taşıyan hiçbir ayrıntı ihmal edilmemiş.
Öyle anlaşılıyor ki yasanın en somut hedefi DEVA ve Gelecek Partisi’nin önünü kesmek…
Mesela seçim barajı yüzde 7’ye indirilerek bir şirinlik yapılmış ama hemen arkasından
ittifakla barajı geçecek olan oy oranı düşük partilerin aldığı oylarını D’Hont sistemiyle
doğrudan AK Parti’ye transfer etmek için çok sofistike bir tuzak kurulmuş. Kısacası Cumhur
İttifakı, millet iradesini bay-pas ederek Millet İttifakı içindeki oy oranı az olan partilerin
milletvekili çıkarmalarını neredeyse imkansız hale getirmiş.
Hazırlanan teklifte başka ne tür tuzaklar var henüz bilmiyoruz ama, anlaşılan o ki seçim
kaybetme telaşına kapılan iktidar gözünü karartmış. Özellikle AK Parti tabanından oy alma
ihtimali yüksek olan DEVA ve Gelecek Partisi için adeta adrese teslim bir yasa hazırlamış.
Buradan anlaşılan şu; AK Parti sandıkta alamadığı oyları bu iki partinin oylarını arka kapıdan
dolaşarak kendi hanesine yazdıracak… Yani millet muhalefet partilerine oy verecek ama,
oylar iktidar partisine yazılacak.
Evet millet iradesini aşmak için mükemmel bir plan! Son derece ince bir “siyaset
mühendisliği”nin ürünü olan bu yasa 2018 seçimleri üzerinden simülasyon yapılarak
hazırlanmış. Bu açıdan bakıldığında bu yasayla her şartta ‘kasa’ kazanıyor gibi gözüküyor.
Ama bu hesapta bir yanlışlık var, bilindiği gibi 2018’de Cumhur İttifakı muhalefetin çok
önündeydi. Oysa bugün muhalefet, iktidar bloğunun çok önünde. Eğer iktidar ekonomideki
kötü gidişata bir çözüm üretemezse, muhalefetin daha da yükselmesi kaçınılmazdır. İşte o
zaman bu yasa kimin derdine çare olur onu iyi düşünmek lazım…
Ayrıca hemen hatırlatmakta yarar var; şimdilerde hazırlanan seçim yasasından çok mutlu
gözüken MHP’nin sevinci kursağında kalabilir. Bir kere, şu anda Türkiye’nin yaşadığı
ekonomik kabusun baş sorumlularından birisi olarak fotoğrafta yer aldığı için her gün kan
kaybeden MHP’nin yüzde 7 seçim barajını yakalaması hiç de öyle kolay değil. 2018’in o zor
şartlarında bile MHP’nin neredeyse yüzde 7-8 oyunu almayı başaran İYİ Parti, 2023
seçimlerinde sandıkta MHP’ye daha büyük bir kabus yaşatabilir. Dolayısıyla MHP, DEVA ve
Gelecek Partisi’ne tuzak kurmak için destek verdiği yasanın kurbanı olabilir. Eee ne diyelim,
ava giderken avlanmak da var bu işin içinde…
Maalesef yıllardır “temsilde adalet” ilkesini savunan AK Parti, millet nezdindeki itibar
kaybını önleyecek makul adımlar atmak yerine, bugüne kadar hiçbir iktidara yaramayan
seçim yasaları üzerinde oynamayı tercih ederek kendini dar bir alana hapsediyor. Oysa AK
Parti bugüne kadar seçimleri “siyaset mühendisliği” projeleriyle değil, ülkeye yaptığı
icraatlarla kazandı.
Ama ne yazık ki AK Parti artık kötü bir ekonomik tablo ile anılıyor, zamlarla, enflasyonla ve
işsizlikle anılıyor. Dahası hukuksuzluk, adaletsizlik ve yolsuzluk algısıyla anılıyor.
Eğer böyle bir Türkiye tablosunda iktidar seçim yasalarıyla oynamaya başlamışsa, bu
açıkça “Biz ekonomiyi düzeltemiyoruz, zamları önleyemiyoruz, topluma refah
üretemiyoruz, adaletin terazisini düzeltemiyoruz, özgürlükleri genişletemiyoruz ve
gençlere iyi bir gelecek vaat edemiyoruz” demektir ki 2023’e kadar her ay yeni bir seçim
yasası çıkarılsa da sonucu değiştirmek hiç kolay olmayacaktır.
İşte tam da bu yüzden Cumhur İttifakı mensuplarının şu günlerde yaşadıkları mutluluğun
tadını doya doya çıkarmalarında yarar var. Çünkü siyasi tarihimiz şahittir ki millet,
iktidarların kaybetme korkusuyla seçim yasalarında yaptıkları katakulli işleri asla
affetmemiştir.
Biliyorum, hikayenin sonu göründüğü için iktidardan millet iradesine ‘çalım’ atan
davranışlardan vazgeçmesini beklemenin bir anlamı yok artık. Ama keşke, 2013’e kadar
ülkeye önemli hizmetler yapan AK Parti iktidarı kendini bu hallere düşünmeseydi…
