Öne Çıkanlar corona İhsaniye BTSO Revizyon Bursada teleferik ücretlerine zam
banner13

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanlığı... HAVZA BÜLTENİ

CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, geçtiğimiz cuma günü sona eren 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılları Süt İl Başkanlığı binasında bir basın açıklaması düzenlendi. Açıklamaya Bursa Belediye Başkanı Vekili Mehmet Aydın Saldız, İl Kadın Kolları Başkanı Nigar Bölüker, ilçe başkanları, illerden alınan ve çok sayıda partili katıldı.

Yeşiltaş, konuşmasına karne heyecanı yaşayan bütün çocukları tebrik ederek ve iyi bir tatil geçirmelerini dileyerek başladı. Çocuklar ve gençlerin bu süreç sorumluluklarını yerine dinlenmeyi hak ettikleri ifade eden Yeşiltaş, "Ancak ne yazık ki aynısını Milli Eğitim Bakanlığı için söyleyemiyoruz. Yıl boyunca takip etmemize rağmen, bir yılı daha sorumluluklarını yerine getirmeden tamamladılar." dedi.

Ekonomik, toplumsal büyüme ve küresel rekabet için Türkiye'nin bütçesinin kapsamlı, çağdaş, küresel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemi olduğunu ifade eden ifade eden Taş, “Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi Cumhuriyetimizin bizden istediği 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür'lerin yetiştirilmesini sağlamak en temel ihtiyacımızdır. Sorunun çözümü olup olmadığına yönelik çözüm üretilemiyor.” şeklinde konuştu. Yeşiltaş, iktidarın bütün amacının eğitim bir aracı olarak dindar ve kindar bir nesil birimini kullanarak, kendilerine uygun itaatkar ve kanaatkar seçmeler yaratma olduğunu ve bu nedenle de eğitim sistemi bilimden, akıldan ve Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırmaya devam ettiğini belirtti.

“1. SİNİF ÖĞRENCİLERİ BU YIL KARNE ALMADI”

Yeşiltaş, 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı'nda eğitim sistemimizin hiçbir sorunu çözülemediğini, hatta Bakanlığın var olan dönemlerini yenilerini eklediğini söyledi Yeşiltaş:

"Bu yıl 1. sınıflarda karne verilmedi. Eğitim alanında sembolik değeri olan tüm uygulamalara dostça olan Bakanlık, 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı'ndan itibaren başlangıçtaki sınıflarda karne çalıştırıldı. Somut işlemleri sırasında olan 6-7 sayfadan oluşan gelişim raporu verildi. Çocuklarımızın gelişimlerinin raporlanması, velilere ile ilgili dönüşler normalde çok önemli. Bu, hazır ve velilerle paylaşıyordu. anlamlandırması mümkün değil.Onların üzerinde Atatürk ve İstiklal Marşı'mızın olduğu, ile değerlendirilmedikleri, emeklerinin karşılıkları ve hatıra olarak saklayacakları bir belge mutlaka verilmeliydi.

“TÜRKİYE'DE HER ÜÇ ÖĞRENCİDEN BİRİ OKULA GİTMEDEN ÖNCE KAHVALTI YAPMIYOR”

2024-2025 eğitim-öğretim yılında da kullanılan okullarda bir bardak temiz suya, bir öğün ücretsiz yemek dahi erişemedi, kantin harcamaları bile dinlenmeler için ciddi bir yük haline geldi. Kantinlerde sağlıklı beslenmenin olmaması bir yana; simit, açma ve poğaça 20 lira, su 10 lira, çay 20 lira, kaşarlı tost 50 lira. Bir çocuk günde bir kaşarlı tost evet ve iki su içse, ayda 1.400 lira para planlamak zorunda. Türkiye'de üç öğrenciden biri okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapmadan. Okulda kantin fiyatları el yakıyor, çocuklar temiz suya bile erişemiyor. Oysa yıllık 190 milyar liralık bütçeyle bir öğün sağlıklı okul yemeği verilebilir. Ancak yandaş vakıflara kaynak yaratan iktidar, sonuçta bir öğünde yemek harcamaları kaynak bulamadı, Partimizin bu konuda TBMM'de sunduğu önergeleri ve kanun tekliflerini reddetti.

“ÖĞRETMENLER, ÖĞRENCİLER VE VELİLER OKULLARI TEMİZLEMEK ZORUNDA KALDI”

Geçtiğimiz Temmuz ayında bu yana okullarda temizlikle ilgili yaşanacak sorunlar ve alınacak önlemleri dile getirmemize rağmen hiçbir önlem alınmadı, okullarımız temizlenemedi. Ayda 8.000 liraya köle düzeninde insan çalıştırabileceğini düşünen düşünceleri, okuldaki temizlik değişimleri İşgücü Uyum Programı ve Toplum Yararına Programı gibi geçici çözümlerle gidermeye çalıştı. Okullar temizlenemedi, yetiştirenler, göstersin ve velilerin okullarını temizlemek zorunda kaldı. Okullarımızın bakımını ve temizliğini sürdürmek isteyen belediyelerimiz ise engellendi.

“OKULLARDA GÜVENLİK SORUNU YAŞANIYOR”

Okullarımızın afet ve acil durumları karşılanamadı, gerekli prosedürler yapıldı, pek çok okul kazası yaşandı. Dönemin başlangıcında, ilkokula başlayan Miray Aslan yavrumuzun okul bahçesinde bir kazada hayatını kaybetti. Okul kazalarının yanı sıra okullarımızda büyük bir güvenlik sorunu da meclis. Daha detaylı olarak bakıldığında, bir öğretmenimiz Konya'da bir süre, ders saatleri içinde, bireysel öğrenci varken pompalı tüfekle katledildi. Yıl boyunca toplu yapılar saldırılar, yaralamalar, şiddet olayları oldu. Yıllık 32 milyar lira maliyetle okullarımıza kadrolu bir güvenlik görevlisi atanmadığı için görevlendirildi, öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız okullarda kaldı, yaralandı ve hayatları kaybedildi.

“VELİLERDEN KAYIT VE BAĞIŞ ADI ALTINDA ÜCRET TALEP EDİLDİ”

Kamu okullarının Sıcaklık ve Güvenlik Bakanlığı tarafından sağlanamadığı için, okulların eksikliklerini giderecek bütçeleri olmadığı için, yasak olmasına rağmen velilerden kayıt ücreti, bağış adı altında ücretler talep edildi. Okulların karşılama sorumluluğu velilere bırakıldı. 2025 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi yıla göre %33,15 oranında büyüme gösterdikse de yıllık enflasyon TÜİK'e göre %48,58, ENAG'a göre %89,77 oldu. MEB bütçesi artmadı, azaldı. Bakanlık okullarımızın ve ihtiyaçlarının karşılanamadı. Öte yandan, geçen gün bu yana toplam 13,85 milyar lira aktarılan Türkiye Maarif Vakfı'na, 2025 yılı için MEB bütçesinden 6 milyar 774 milyon 954 bin liraya kadar kaynak aktarılabileceği Cumhurbaşkanı Kararı ile duyuruldu. Öğrencilerin hiçbir ihtiyacı için bütçesi bulunamazken, yıllık 15,8 milyar lira maliyetle okullara dönem başında öğrenci başına 1.000 TL okul bütçesi ödenemezken, yandaş vakıflara kaynak bulunuyordu. Devlete emanet edilmiş bütçeler, kazançların eğitim hakkı için kullanılması gereken kaynaklar yandaşlar için kaydedildi.

“BELEDİYE KREŞLERİ KAPATILMA TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA KALDI”

Seçim beyannamelerinde 1 yıl okul öncesi eğitim zorunlu olan diyen iktidar okuldan öncesini zorunlu yapmadığı gibi, katkı payı uygulaması ile okul öncesi eğitim kamu okullarında bile görülmedi hale getirildi. Geçtiğimiz eğitim-öğretimde okullaşma oranları 5 yaş grubu için yalnızca %84,26, 3-5 yaş için ise yalnızca %51,89 oldu. Yetmezmiş gibi okul öncesi eğitime erişimde zavallı halkımızın tek seçeneği olarak gelen belediye kreşlerimiz kapatılma tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Tarikat ve cemaatlerin sıbyan mektepleri, merdiven altı medreseler açması kolaylaştırılırken, yerel seçimler öncesi kreş açmayı verenler, yaşadığı hezimetin intikamını almayı bırakıp çalışmaya çalıştı.

“MESEM SÖMÜRÜSÜ DEVAM ETTİ”

Çocukların eğitim hakkını kısıtlayan, sağlık ve yaşam hakkını zedeleyen, güvencesiz ve denetimsiz bir emek sömürüsü olan MESEM'lerde sömürülmeye, yaralanmaya ve ölmeye devam etti. 2023 Eylül ayından bu yana 13 çocuğumuz hayatını kaybetti: Zekai Dikici, Ulaş Dumlu, Ömer Çakar, Arda Tonbul, Erol Can Yavuz, Murat Can Eryılmaz, Alperen Enes Ural, Alperen Kocayavuz, Eren Dağ, Muammer Samet Karaoluk, Yunus Emre Küçükuzun, Efe Baran Kazancı, Arda Silahlı. Bir kez daha hepsini rahmetle anıyor, ailelerine sabır diliyor ve onları unutturmamaya söz veriyoruz. Hayatını kaybedenlerin davalarını Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz takip ediyoruz.

Ancak davalara ne Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan ne Adalet Bakanlığı'ndan hiç kimse katılmıyor. AKP iktidarının kendisine emanet edilmiş çocukları koruyamadığı gibi, kaybettiklerimiz için adaleti de sağlayamıyor. 17 yaşında kaybettiğimiz MESEM öğrencisi Alperen Enes Ural davasında sorumlular tutuklanmadı, çok küçük para cezalarıyla serbest bırakıldı.

MESEM'ler yalnızca çocuk işçiliği ve sömürüsüyle değil, yapılan usulsüzlüklerle de eğitim sisteminin en büyük sorunlarından biri kalmaya devam etti. Bazı iş yerleri devletten haksız kazanç sağlamak amacıyla ya hiç var olmayan işletmelerde çocukları ve yetişkinleri çalışıyormuş gibi gösterdi ya da var olan iş yerlerinde binlerce kişi çalışıyormuş gibi sahte beyanlarda bulunuyordu. Bu usulsüz uygulama ile ödemenin kaldırıldığı ortaya çıktı İzmit'teki bir kısım işverenler hakkında iddianame kabul edildi. 206 kişinin kamuyu 77 milyon lira zarara uğratıldığı tespit edildi. Devletin kaynakları hile ile yandaşlara dağıtılmaya devam edilirken sorumlular olayı üstünü örtmeye çalıştı, sessiz kaldı.

“OKULLAŞMA ORANI GERİLEDİ”

MESEM'lerle ilgili bunca olayın meydana gelmesi sessiz kalan Bakanlık sanayide yaşanan 'ara eleman' eksikliğiyle zorunlu eğitim tartışmasına yol açtı. Mesleki eğitim ortaokul düzeyine ayırma, çocukların erken eğitimden koparıp yönlendirmeye yönlendirmek, daha fazla çocuğumuzu ayırma, daha fazla aileye evlat edinme acısı yaşatmanın dışında ne kullanılmasıne ne de normaldea hiçbir fayda sağlamaz. Bakanlığın görevi çocuk işçiliğine zemin kaydı, sermayenin ve patronların 'ara elemanı' eksikliği altında ucuz kayıtlı aramasının bakımını bulmak mümkün değil. Bakanlığın görevinin üstün yararını gözetmektir. Ancak tam tersine AKP iktidarı ve Bakanlık çocuklardan okuldan koparılması, açıköğretime saklanması, özel okullarda hayalet sınıfların okunması, çocukların ucuz olarak çalıştırılması ve özellikle kızların erken yaşta evlendirilmesini kolaylaştıracak politikaların izlenmesi devam etti. Ortaöğretim düzeyinde okullaşma oranı bir önceki eğitim-öğretim yılına göre gerileyerek %91,7'den %87,9'a düştü. Açıköğretim okullarında kayıtlı öğrenci sayısı 1.229.802 oldu. Taşımalı eğitimin kapsamını daraltan değişiklik nedeniyle kırsal alanda yaşayan bir kez daha muaf tutuldu, kapatılan köy okulları ve yatılı okul bölgelerinin koşulları nedeniyle özellikle kız olmak üzere dezavantajlı seçeneğin eğitime erişim hakkı kesildi. Denetlenmeyen özel okul seçeneklerinden çıkan, özellikle kız çocuğunun erişim imkanı elinden alan hayalet öğrenci/hayalet sınıfı sorunu devlet okullarına da sıçradı. Devamsızlık yapan bazı okullarda var yazıldı, bildirim yapılmadı, sınavlara bile girmemelerine rağmen verilmedi.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın her geçen gün laiklikten uzaklaşma politikaları nedeniyle dar gelirli ailelerin engellenmiş tarikat ve cemaat yurtlarına dayandığını ifade eden Yeşiltaş, Orhaneli'deki yatılı kuran kurslarında kullanıcıların tacize maruz kaldığı iddiası ile ilgili suç duyurularında bulunulduğunu hatırlattı.

“PEDAGOJİ AÇISINDAN TARTIŞMALI İÇERİKLER DERS KİTAPLARINA GİRDİ”

Bu yıl 1., 5. ve 9. sınıflarda başarılı olan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen, öğretim programı olmak üzere alternatif çağdışı bir eğitim manifestosu olmayı elinde bulunduran, iktidarın ideolojik saplantılarını ve itaatkar ve inançkar nesil üremesini hedefleyerek programlarla eğitimin aktarılmasını aktaran Yeşiltaş, sürdürüldü:

"Eğitim üyelerinin tüm itirazlarına rağmen, Partimiz, sendikalar ve veliler tarafından davalar açılmasına rağmen hem bilimsel hem pedagojik hem de milli eğitimin temel genel bakış açısından içerikleri ders kitaplarına girdi. Çocuklarımız, yazarları bile belli olmayan, hiçbir bilimsel temele ve ihtiyaç analizine dayanmayan, pilot çalışması bile yapılmadan uygulamaya koyulan bu programların denekleri haline getirilmesi sağlandı.

AKP'nin eğitimini siyasallaştırma ve dinselleştirme köylerine yapılan yenilikler eklendi. ÇEDES kapsamında pedagojik olarak parçalar uygun olmayan mezar ve cami temizleme, savaş canlandırması, ağt yakma vb. etkinlikler düzenleniyor. Ülkü Ocakları Kültür Vakfı ile yapılan protokol ile bir partinin gençlik kulüplerinin yapılanması eğitim kurumlarımıza girdi.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu protokolün iptali için dava açıldı. Yandaş vakıflarına yaz kursları için okullarımızı okuyana, eğitmen ücretlerinin Bakanlık bütçesinden karşılanmasına izin verildi.

“TÜGVA BURSA'DA 138 OKULA GİRDİ”

Bursamızda ise TÜGVA Vakfı 12 ilçemizdeki toplam 138 okula girerek TÜGVA'nın yaz kamplarına davet etti. Atatürk ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik düşmanca söylemleri sosyal medyada yer alırken, aynı zamanda AK Parti üyesi TÜGVA'ya üyedir; Şehrimizdeki 32 bin çocuğunun yaz okullarına davet edip, ailelerinin bilgileri olmadan katıldığı sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. Bursa'nın başarısız okullarından Bursa Anadolu Lisesi'ndeki bir TÜGVA etkinliğinde sınıf tahtalarına gerici sloganlar yazdırıldı.

Çocuk Bakanlıklarının gerici uygulamalarının korunması, tescilli ve laik bir eğitim başarısını sağlamak, temizlenebilen, güvenli okullara tutulmak isteyen veliler özel okullara mahkum edildi. Fahiş fiyat artışları, kırtasiye, yemek, kurs vb. gibi farklı kaynaklar altında istenen ek ücretlerle bazı özel okullarda istenen ücretler 1 milyon lirayı aştı.

“VELİLER OKUL ÜCRETLERİNİ KARŞILAYAMAZ HALE GELDİ”

Devlet okullarında yaşanan sorunlar nedeniyle dişinden tırnağından artması, kredi çekme çocuklarını özel okullara ara vermek zorunda kalan veliler ücretleri karşılayamaz hale geldi.

Özel okulların boyutlarının bozulmasıyen Bakanlık aynı işleyişini özel okullarda emeği sömürülen sorunlarla ilgili sorunlarla ilgili devam etti. Özel sektör bakımında taban maaş, süresiz kalıcı iş ömrü, eğitim ve güzel sanatlar işkolu oluşumu, kamu ile özlük haklarında özgürlüklerin kullanım alanlarındaki duymazdan durmadan devam etti. Bakan Yusuf Tekin'in müsteşarlığı dönemde kaldırılan, özel sektör onarımlarının kıdemlerine göre dengi resmi okullarda ödenen tutarlardan az ücret alamayacağı çıldırtan yeniden doğumuyla ilgili olarak patladı göz ardı etti. Bir yandan velilerden fahiş fiyatlar talep eden özel okulların bir yandan da asgari ücrete, hatta bazen daha da azına, öğretmen emeğini sömürmesine ilişkin olarak 'yetki bende değil', 'kurum sahipleri söz verdiler' gibi kaçamak cevaplar verdi.

Devlet okullarında en temel ihtiyaçlar dahi karşılanamazken, bazı okullar için özel imkanlar seferber edildi. Bazı Anadolu İmam Hatip Liseleri çözümü “Proje İmam Hatip Ortaokulları” için liste bursları, nakit para, ödüller, ücretsiz yemek yemeği, kırtasiye desteği, 24 kişilik sınıflar ve ücretsiz ulaşım gibi diğer devlet okullarında mevcut olanaklar vaat edilerek kayıt kampanyaları yürütülmeye başlandı.

“YANDAŞ SENDİKALARI KAYIRDILAR”

Proje okulları yandaş bir eğitim sendikası Üyelere kayırmacılık yapmak ve AKP'nin il teşkilatlarında bir torpil pazarı oluşturmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmediğini tam olarak söyledik. Dünyanın hiçbir yeri yerinde değil. 85 bin kişi bizzat atayamaz. Hepsini tanıması, değerlendirmesi, ataması mümkün değil. Buna 8 Nisan'da, yine de orta vadede hiçbir somut kriter belirtilmemiş, sadece “bakan boşanma” ile proje okullara öğretmen ve yönetici atamaları gerçekleştirildi. Yıllardır emek veren, okullarını başarıyla temsil eden 9.251 öğretmenin norm fazlası süresi doldu ve emrine atandı. Partimiz de buna karşılık proje okulları atamalarına ilişkin işlemin iptali için Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nde dava açıldı. Atamaların dönem ortasında duyurulması nedeniyle okullarda infial oluştu, okul iklimi bozuldu. Bu atamalara itiraz etmeyen ve “Öğretmenime dokunma!” diyenlerin, okullarında Gençliğe Hitabe okumaları, eğitim öğretim faaliyetleri aksatmak gibi soruşturmalarla soruşturmalara maruz bırakıldı, okuldan atılmakla tehdit edildi.

“MÜLAKAT UYGULAMASI DEVAM ETTİ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Nisan 2023'te 1 milyon atanmayan öğretmene “Bize oy verin, görüşmeleri kaldırdık.” dedi, dönemin Milli Eğitim Bakanı da doğruladı. Seçimden sonra kazanıldı, Yusuf Tekin göreve geldi ve "Mülakat gibi müzakere." dedi. “Yapamazsınız, farklı komisyonlarda standart tutturamazsınız, müzakereta yaşanacak haksızlıkların önüne geçemezsiniz.” diye ücretsiz uyarmamıza, sözlü sınavların insanlarınna ilişkin dava açmamıza rağmen müzakere uygulamasına devam etti, 1.611 öğretmen komisyonları arası değerlendirme farkları nedeniyle kontenjan dışında kaldı. Öğretmenler Bakanlık önünde sürekli olarak devam ettiler, davalar kazandılar, dertlerini anlattılar ancak Bakanlık yine de bu sorunu çözmek için hiçbir adım atmadığı gibi öğretmenlere yönelik çirkin ithamlarda bulundular.

Bu yıl yalnızca 15.000 öğretmen ataması açıklandı. Açıklanan 15 bin kontenjanın 11.345'i ilk 5 branşa dağıtıldı, geriye kalan 71 branşa sadece 3.655 kontenjan ayrıldı. Bakanlık anlaşmalarında yaşanan adaletsizlikleri kabul etmesine rağmen, bu yıl görüşmeleri salonlarını branşlara göre ayırdı. Devlet okullarında 100 kişinin yakın zamanda yayınladığı öğretmenlerin harcamaları bilinmesine rağmen, Bakanlık atama sayıları kendi iktidarlarının bile en düşük rakamında tutuldu.

Öğretmen ihtiyacı olmayan öğretmenlik sistemiyle, örnek ve hatta kimi miktardaki öğretmenlik yetkisinliği dahi olmayan kişinin asgari ücretten bile düşük maaşlarla çalıştırılmasıyla giderilmeye çalışılmaya devam etti. Sadece belirli aylarda maaş alabilen, hiçbir eksik hakkı olmayan, emeklilik hakkı bile bulunmayan öğretmen uygulaması sürdürüldü, hem çalışan hem de öğretmenlerimiz tazminattan muaf tutuldu.

“AMAÇ, CUMHURİYET ÖĞRETMENLERİNİN ELEMEK”

Öğretmenlerin mevcut hiçbir sorunun çözümü Öğretmenlik Mesleği Kanunu Partimizin, eğitim sendikalarının ve eğitimin tüm üyelerinin itirazlarına rağmen dönemin başında oyuyla Meclis'te kabul edildi. Bu kanun ile taşınan Milli Eğitim Akademileri ile eğitim fakülteleri işlevsizleştirildi, lisans diploması öğretmen olmak için yetersiz sayıldı. Partimizle ilgili Anayasa Mahkemesi'ne dava açılmışken, bu yıl 10 bin öğretmenin AGS ile Milli Eğitim Akademileri'ne alınacağı duyuruldu. Buna göre sınavda başarılı olan öğrenciler 14 ay boyunca eğitim alacak ve hemen ayrıntıları bile belli olmayan bir değerlendirme sürecinin tamamlanmasına göre en iyi ihtimalle iki yıl sonunda atanacak. Eğitim aksaklıklarını beğenmeyen, eleştiren, kendi öğretmenini yetiştirmeyi isteyen Bakanlık'ın amacı öğretmen yetiştirme sistemi düzetmek olsaydı, bunu YÖK ile iş birliği içinde düzenlenen düzenlemelerle yapabilirdi. Mülakatlarda, proje okul atamalarında yaşanan usulsüzlükler, kayırmacılıklar ortadayken, bu akademilerin amacının öğretmen yetiştirme sisteminin belirlenen yerlerde olmadığı; amaç yandaş olmayan, Cumhuriyet işlemlerini ele almaktır.

Bunun en kaçış örneklerinden birini de Bursamızda yaşadık. Atatürk ilkelerinin yılmaz bekçilerinden, Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı ve aynı zamanda Laiklik Meclisi'nin çok değerli eğitimci Özkan Rona; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa Nutku'ndan bir alıntı yaptığı diye önce göz alındı, ardından ise görevinden uzaklaştırıldı. Bursa Nutku'nu ve Atatürkçülüğü yargılamaya çalışan iktidarının karşısında, 26 Haziran'daki davasında Özkan Rona öğretmenimizin de yanında olacağız.

Geçtiğimiz bir yılda eğitimin kronikleşen sorunları çözülmedi. Ücretli, atanmayan, takas mağduru, engelli, kamu ve özel üretimle çalışan, emekli öğretmenlerimiz ve usta öğreticilerimiz pek sorunla karşı karşıya kaldı. Şiddet gördüler, öldürüldüler. Çocuklarımız laik, standart, genel eğitim alamadı ve eğitim hakkından mahrum kaldı, okullarına aç gitti, MESEM'lerde hayatlarını kaybettiler. Eğitimin yükü, yoksullukla mücadele eden velilerimiz üzerine yıkıldı.

“DEPREM BÖLGESİNDE SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİ”

6 Şubat depremlerinin üzerinden iki harften fazla zaman kalmasına rağmen bölgede yaşayan yurttaşlarımızın, öğretmenlerimizin ve kırılmalarındaki sorunlar hala çözüldü. Hükümet deprem hasarlarına karşı bir yıl içinde evlere yerleşecek olanları tutmadı. Öğrenciler küçük konteynırlarda derslerde, ödevlerini yapmaya çalıştılar. Buralarda hayatta olan öğretmenlerin borcu nedeniyle elektrikleri kesildi.

Sağlam depremde kalan okullar, kamu kurumları tarafından sürdürüldü, eğitim birleştirilmiş okullarda sürdürüldü. Asbest, çevre, su, hava ve toprak kirliliği gibi sorunlar çözülmedi. Bölgede ulaşım sorunu da giderilemediği için kültürel eğitim hakkı erişim sıkıntısı yaşandı.

Buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz ki Milli Eğitim Bakanlığının görevinin ve genç kurallarla ve sözleşmelerin uluslararası güvencelerle kapsamlı eğitime erişim garantisi garantisi kapsamındadır.

Yeşiltaş, şekilleri şöyle özetledi:

Cumhuriyet Halk Partisi olarak; Tüm bu sonuçların tutarlı, çağdaş, resmi, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemi inşa edilmesi, tüm öğretmenlerin hak ettiği değer görmesi, okulların en güvenli alanlarda olması, Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi Cumhuriyetin istediği için “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür”lerin gücüyle var gücümüzle mücadele etmeye devam.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner7

banner22

banner21