Öne Çıkanlar İhsaniye Revizyon corona RUMELİSİAD pandemi
banner13

KALICI ÇÖZÜM İÇİN YAPISAL REFORM ŞART

Dünya ve Türkiye ekonomisi hakkında görüşlerini dile getiren BOZKURT şunları söyledi; “Amerika Birleşik Devletleri ve FED’inpara politikaları Brezilya, Arjantin, Türkiye, Güney Amerika gibi ülkeleri bu çok etkiledi.Artık istediğimiz gibi kolay para bulamıyoruz .’Faizi yükselt döviz gelsin’ sistemi artık işlemiyor. Faiz yükselse bile döviz hareketleri tersine dönüyor. Bu küresel hareketler Türkiye'nin ekonomisini de etkiliyor. Ancak Türkiye'yi negatif etkileyen unsurların başında belki bu var ama son üç dört yılda ekonomi politikalarında yanlış atılan bazı adımlar veya atılmayan bazı adımlar da bu durumun adeta katalizörü oldu. Mesela bunların başında da inşaat merkezli ekonomi anlayışımız geliyor. Hata yapılabilir;fakat hatalarımızı görüp düzeltmemiz gerekir. Mesela Türkiye'nin geçmiş 15-20 yıllık grafiğine baktığımız zaman çok güzel bir grafik çizdiğini görüyoruz. Geliştiğini; Dünya ekonomileri arasına girdiğini görüyoruz. Ama son üç dört yıl içindeki hatalı yatırımlar ve ekonomi politikaları yüzündenbir duraklama dönemine girdiğini de görüyoruz. Burada tespitlerin yapılması lazım ve geleceğe yönelik tedbirlerin mutlaka alınması lazım.

ÜRETİME, AR-GE’YE VE TEKNOLOJİYE YOĞUNLAŞMALIYIZ

Hükümetimizin son dönemlerde vergi indirimleri; otomobille ilgili inşaatla ilgili yaptığı hamleler son derece olumlu hamleler. 2017 yılında Maliye Bakanımıza ve Maliye Bakan Yardımcımıza TESİAD olarak gitmiştik 5 maddelik bir öneride bulunmuştuk. İşte o beş madde bugün uygulanıyor. Yani bu yapılanları biz doğru buluyoruz ama geç kalındı. Şimdi bizim acilen,reel sektöre hayat suyu vererek ekonomiyi canlandırıp; hemen arkasından yapısal reformlara mutlaka yönelmemiz lazım. Bizim üretime, teknolojiye, ar-ge'ye odaklanmamız lazım. Yani katma değeri yüksek; teknolojik olarak yoğun alanlara mutlaka yatırım yapmamız lazım.

KALICI ÇÖZÜM İÇİN YAPISAL REFORM ŞART

Evvela Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası FED, dolar arttırma politikasının durdurdu. Bu bizim için tabii ki olumlu bir durum. Aynı zamanda dünya piyasalarında emtia piyasalarında petrol fiyatları olumlu anlamda; son iki üç aydır geriye doğru çekildi ve 65 dolarlara geldi. Bunlar Türkiye’nin dışarıdan gelen ekonomik baskılarını üzerinden kaldırmış oldu. Dolayısıyla eğer önümüzdeki dönem ABD tekrardan faiz artırımına gitmezse ve petrol fiyatlarında anormal bir artış olmazsa; dış mihraklı negatif ekonomik baskı üzerimizden yavaş yavaş kalkacaktır. Bu sevindirici bir şey. Ama uluslararası bir kriz çıkar; petrol fiyatları yukarı doğru çıkar ya da ABD faiz artırımına kalkarsa o zaman dengeler değişir.

Ama bizim iç dinamiğimiz açısından baktığımızda, hükümetimizin şu andan itibaren yapmış olduğu vergi indirimleri ve sübvansiyonlar kesinlikle doğru hamleler. Ama bunun hemen arkasından mutlaka yapısal yatırımların gelmesi gerekiyor. Yapısal reformların gelmesi gerekiyor. Yapısal reformları yapmadığınız zaman,şuna benziyor; mesela bir tulumba düşünün, tulumbaya bir sürahi su doldurup basmaya başladığınızda size 100 sürahi, 500 sürahi su verecektir. Ama kuyuda su varsa… Can suyu dediğimiz vergi indirimleri, piyasaya verilen sübvanseler destekler, o tulumbaya atılan su gibidir. Ama bizim kuyudan su çekecek sisteme ihtiyacımız var. Bunun için mutlaka yapısal reform yapmamız lazım.

TÜRKİYE’Yİ KİMSE TUTAMAZ

Türkiye; genç nüfusuyla, üretim kapasitesiyle, yetişmiş insan sayısıyla; mühendislik, mimarlık, elektrik, elektronik,mekatronik, tıpgibi  alanlarda müthiş bir potansiyeli var. Nüfusu %1,3 büyüyen bizim gibi dinamik bir ülkenin %5’in altındaki büyümeleri az büyümedir. Hele 4’ün altı kesinlikle büyüme değildir. Türkiye’nin böyle bir potansiyeli var. Ama biz bu potansiyel enerjiyi, kinetik enerjiye çeviremiyoruz. Burada önümüzde önemli engeller var. Birisi cari açık pozisyonumuz. Büyüdüğümüz zaman bol miktarda cari açık veriyoruz, cari açıktan dolayı da yurtdışı bankalarına; ABD başta olmak üzere İngiltere gibi uluslararası finans merkezlerine bağımlı hale geliyoruz. Özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı onlara vermemek için; büyümeyi kendi elimizle kontrol altına alıp küçülmek zorunda kalıyoruz. O yüzden bizim mutlaka cari açık sorununu çözmemiz lazım. Büyümeyle birlikte önümüzdeki ikinci büyük engel de; ar-geye yatırım yapılmaması ve proje üretilememesi. Biz hala tekstille, klasik kumaş üretimiyle, otomotiv yan sanayiyle hareket ettiğimiz müddetçe Türkiye bu sıçramayı yapamayacaktır.

Biz Kore’nin yaptığı gibi; bir ar-ge bir teknoloji atılımı yapabilirsek ve ithalata bağlı ihracat felsefesinden kurtulup ara malları ithal etmek yerine kendimiz üretmeye başlarsak,cari açık pozisyonunu kuvvetli hale getirebilirsek o zaman bizi kimse tutamaz.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner22